Cevap: Hagi'yi Uğurlarken
Burada yazılanları okurken aklıma iki fotoğraf geldi.
İlki Can Dündar'ın Sarı Zeybek belgeselinden. Atatürk'ün naaşının Dolmabahçe'den Anıt Kabir'e taşınırken bu ülke insanının verdiği o derin hüzünün fotoğrafı. Çiftçisinden, sosyetesine, minicik çocuklarından en yaşlı gazilerine. Herkezin başı önüne düşmüş, hüngür hüngür ağlarken. Evet biliyorum çoğunuz oha, amma abartmışsın, Atatürk ile bu Romanya köylüsü karşılaştırılır mı diyeceksiniz, biliyorum. Ama konu o değil. Benim yaptığım benzetme onların kişilikleri, yaptıkları üzerine değil. Onları canlı-birebir yaşayan insanlar ile gazeteden, ordan burdan yaşayan insanların hissettikleri arasında ki fark. Onca yıl geçtikten sonra artık Atatürk'ü en içten hissettiğimiz 10 Kasım 9.05 de saygı duruşu verirken bile insanların o yüzündeki yapmacık fotoğraf.
İkinci fotoğraf Hagi'nin atttığımız gol sonrası verdiği tepki yüzünden eleştrildiği Ali Sami Yen'deki son Beypazarı Şekerspor maçımız. Hani neden bu adam bu kadar seviniyor ki denildiği an !!!!
Bir Hagi geldi geçti bu Galatasaray sevdamdan.
İşte gelirken ki fotoğrafı (Bir bize verdiklerine bir de onun için verilen bonservis / yıllık ücrete bakın.)
Şimdi de giderken ( Eminim kendini çok suçlu hissediyor bu yaşanan son durumlardan dolayı ve bu yüzden sessiz sedasız gidecek. Hatta gitmiş bile olabilir.)
Güle güle sevgili kardeşim Hagi.
Seni çok sevdik, ve daima seveceğiz. Umarım birgün bu düşen bir kaç tuğlayı yerden kaldırır, yerine bir gökdelen inşa ederiz, sende bizimle beraber olursun.