Korktuğumuz şey başımıza geldi. Galatasaray'ın zihniyeti aynı Fenerbahçe'ye benzemeye başladı. Kulübün milyarlarca TL borcu birkaç senede kapanır, parayı basıp en kral topçuları getiririz ama zihniyet bozulursa onu düzeltmek çok zor olur. Daha sezonun ilk haftasında söylediğimiz konuların hepsi maalesef bizi haklı çıkardı. Rahmetli Mustafa Cengiz'in hastalığıyla başlayan, Burak Elmas dönemiyle devam eden bugün de Dursun Özbek yönetiminde gördüğümüz anlayış kendini tekrar ediyor. Galatasaray kulübü, Fenerbahçe gibi şirket tarzı yönetilmeye çalışılıyor. Bakın tek tek herkesin anlayacağı dilde açıklıyoruz. Koca Florya'yı sadece Cenk Ergün ve Grosskreutz skandalıyla tanıdığımız Uğur Yıldız'a emanet etmişler. Düşünün siz Mertens, Icardi, Torreira gibi dünya yıldızları getiriyorsunuz ve onların sorunlarıyla ilgilenen idarecilere bakın... Dün spor yorumcusu Uğur Karakullukçu, Galatasaray'ın 11'ine ve taktiğine maçtan 4 gün önce ulaştığını itiraf etti. Bu demek oluyor ki kulübün içerisinde hainler ve köstebekler var. Şimdi muhtemelen şunu diyeceksiniz "Galatasaray'ın 11'ini sokaktaki vatandaş da biliyor." Konu o değil. Galatasaray yönetimi takımına, hocasına, personeline hakim olamıyor. Yani sorunları yönetemiyor, idare edemiyor. Başarıyı sadece teoriden ibaret görüyor. Sahaya dönersek Icardi, Wanda'nın peşinde Arjantin'e gidiyor sosyal medya hesabından 1 saatlik canlı yayın yapıyor ve ağzından Galatasaray kelimesi bile çıkmıyor. Mertens, her izin gününde Napoli'deki arkadaşlarıyla alkollü eğlenceler düzenliyor oradaki düzenini halen bırakamıyor. İtalyan basınına göre Torreira ise Floransa'da kendine ev almış ve Galatasaray'ı kariyerinde basamak olarak görüyormuş. Kasa kolaylığı sağlamak ve transfer yapmakla futbolda başarı gelseydi Türkiye'nin en zengin iş adamlarından Ali Koç 4 senede sıfır çekmezdi. Futbol dışardan göründüğü gibi kolay değil arkadaşlar. 3-5-2 4-4-2 yap, iyi futbolcular transfer et kesin şampiyonsun böyle bir dünya yok. Ve son olarak işin ucu Okan Buruk'a geliyor. Okan gider yarın Fatih Terim gelir, yabancı gelir, Alman gelir hiç önemli değil. Sorun sadece hoca da değil. Futbolcu topluluğunun vurdumduymaz tavırları, Yönetimin takımı kendi haline bırakması, hocaya güvence vermemesi, basına içerden malzeme vermesi. Bir takım düşünün 90 dakikada 166 top kaybı yapıyor, orta sahası ilk yarıda 0 top kazanmayla oynuyor. Bunu teknikle taktikle, hazır olmamakla açıklayamazsın. Kasıt var. Galatasaray, futbolcular tarafından sabote ediliyor. Burayı tatil yeri olarak düşünüyorlar. Hoca değiştirsen ne olacak maç seçip 3 galibiyet alacaklar sonra yine kendi keyfine göre futbol oynamaya devam edecekler. Peki bu sorunlar nasıl çözülür? Galatasaray yönetimi ne yapmalı? 1- Futbolcuların motivasyonunun paradan ibaret olmadığını ifade etmeli. 2- Özellikle yıldız transferlere eğer burada başarılı olurlarsa aktif futbolculuk hayatından sonra da kulüpte görev alabileceği söylenmeli. 3-Futbolcu - teknik adam arasında köprü görevi görmeli. Hocanın futbolcuya, futbolcunun hocaya yetemediği konularda müdahil olmalı. 4- Maddi anlamdaki sıkıntılar giderilmeli. Bazı futbolcular az maaş aldığını düşünürek verimli performans sergilemiyor bakın sergileyemiyor değil sergilemiyor. O yüzden motivasyonları yüksek tutulmalı. Maaşları ödenmeyen, geç verilen oyuncuların dikkatini paraya değil kariyere yönlendirmeli. Kısacası hepsine bir bütün olarak bakın. Sorunlara kişiler üzerinden gitmeyin olgular üzerinden değerlendirin. Galatasaray'ın sorunu teknik, taktik hoca veya transfer değildir...
Redmi Note 7 cihazımdan
Gscimbom mobil uygulaması ile gönderildi