Cevap: Rijkaard: ''Barış Özbek Yetersiz''
Bir yazı paylaşalım bakalım.
HTSPOR.COM (GÖKHAN KARATAŞ)
Savunmanın önünde yer alan, ofansa katılan ama defansif özellikleriyle ön plana çıkan, yaratıcılığı kısıtlı, çok koşan, fiziği kuvvetli oyuncular... Futboldaki karşılığı defansif orta saha. Tepki çeken adıyla ön libero. Bazısı iyi oyun kurar, bazısı iyi şut atar, bazısı milimetrik oynar, bazısı gizli forvettir.
90'lı yılların ortasında tanıştık bu mevkiiyle. Görevleri; Rakibin pozisyonunu bozmak, defansı rahatlatmak, önde basmak, top kesmek, top dağıtmak ve takımı kontratağa çıkarmak. Ayrıca sürekli kademeye girmek ve maç içerisinde taktik gereği stopere geçmek gibi değişikliklere de hazır olmalılar.
Futbol değişiyor, Türkiye'de ön libero hastalığıdır gidiyor. Sayısı bir yetmedi, ikiye çıktı. Sistemin amacı önce gol yememeye dayanıyor. Bu anlayışın seyir zevkini etkilediği bir gerçek. Türkiye liginde Lucescu gibi teknik direktörlerin, büyük başarılarına rağmen zaman zaman eleştirilmesinin nedenlerinden biri, savunmanın önünde yine defansif özellikli oyunculara görev vermesiydi.
Ön libero kavramı, günümüz futbolunda en büyük gereksinim haline geldi. Türk Milli Takımı'nın yıllardır Mehmet Aurelio'ya alternatif bulamaması da bundan. Turkcell Süper Lig'de neredeyse tüm takımların sahadaki dizilişleri; 4'lü savunma, 2 ön libero, biri '10 numara' olmak üzere 3 orta saha ve tek forvet şeklinde. G.Saray ve F.Bahçe'nin ilk 11'ini tahmin etmek artık zor değil.
Avrupa ligleri ile ülkemiz futbolu arasında 'defansif orta saha' konusunda keskin farklılıklar var. Üst düzey takımlar, 'ön libero' anlayışını bizdeki gibi belli kalıplar içine sıkıştırmıyor. Chelsea'de Lampard-Essien, Liverpool'da Alonso-Mascherano, Manchester United'da Carrick-Scholes, Real Madrid'de Guti-Diarra, Inter'de Muntari-Cambiasso, Milan'da Gattuso-Pirlo, Barcelona'da Xavi-Toure ve Bayern'de Ze Roberto-Van Bommel hocalarının değişmezleri. İki isimden biri 'kesici' diğeri ise topu iyi kullanan ofansif yönü güçlü oyuncular olarak dikkati çekiyor.
Kadro istikrarından vazgeçmeyen Avrupa kulüpleri, "DM (Defansive Midfielder)" dedikleri bu mevkide oynayan futbolcularını elinde tutmada oldukça başarılı. Manchester'da Paul Scholes, Barcelona'da Xavi ve Real Madrid'de Guti takımlarının alt yapısından yetişti. Gattuso 1999'dan, Pirlo ise 2001'den buyana Milan'da. Lampard 7 sezondur Chelsea forması giyerken, Cambiasso 4 sezondur Inter formasını terletiyor. Claude Makelele'li 5 sezon boyunca bu bölgede sorun yaşamayan Chelsea, Fransız'ın PSG'ye gitmesinin ardından büyük sorunlar yaşadı.
Türkiye'de çift ön liberoyu benimseyip başarıyı yakalayan teknik ekipler de oldu. UEFA Kupası'nı kaldıran kadrosunda Suat ve Emre Bölezoğlu yer alan G.Saray, bu sezona kadar ön liberoda ciddi sıkıntılar yaşadı. Conceicao, Batista, Saidou, Petre, Volkan ve Inamoto'dan beklediği verimi alamayan G.Saray'da bu sezon Ayhan, Mehmet Topal ve Barış derda deva oldu.
Fenerbahçe, ezeli rakibinin yıllarca çektiği sıkıntıyla bu sezon tanıştı. Trabzonspor'dan 2003'de aldığı Aurelio'nun müthiş performansı ile Appiah'ın ilk yıllarındaki güzel futbolu sonucu bu bölgede 5 yıl başı ağrımayan sarı-lacivertliler, milli futbolcunun La Liga'ya gitmesiyle başarısızlığa ilk adımı attı. Yeni transferlerden ne Maldonado ne de Josico, Aurelio'nun yarattığı boşluğu dolduramadı.
Ön liberoda Tayfur Havutçu-Federico Giunti ikilisiyle 100. yılında şampiyonluk kupasını kaldıran Beşiktaş'ta da durum farklı değil. 2002-2003 sezonundan sonra bu mevkiide birçok oyuncu deneyen Beşiktaş teknik direktörleri, istedikleri verimi bir türlü alamadı. Okan Buruk, Ahmet Yıldırım, Koray, Fahri ve Kleberson hayal kırıklığı yaşatan isimler oldular. Bu sezonun ikinci yarısında Fabian Ernst'in gelmesiyle Beşiktaş adeta yeniden doğdu. Alman oyuncunun güzel futboluna Cisse de ayak uydurunca, Beşiktaş istediği sonuçları alarak ikinci sıraya yükseldi.