Heraklitos'un sevdiğim bir sözü vardır, "Aynı nehirde iki kere yıkanmaz" diye. Sadece futbol meselesi değil hayatın geneline uyarlanabilir bir söz. Başarı dediğin şey belli bir zamanda bir kimsenin öteki insanlarla veya yaptığı işle azami uyumu ve coşkuyu yakalaması sonucu ortaya çıkan olumlu sonuçlardır. Bunun için bir kıvam tutması gerekir ve o kıvam yakalanırsa başarı gelir. Bakın 20'li yaşlarında birbirini delice severek evlenen ama evlendikten sonra mutsuz olup ayrılan bir çift, 30'lu yaşları içerisinde bir kez daha denemeye karar verseler bile asla o ilk gençlik yıllarındaki aşkın saflığını ve mutluluğunu yakalayamayacaklardır. Çünkü artık kalpleri değil mantıkları ön plandadır. Bakın mesela Çocuklar Duymasın diye bir dizi vardı ve ilk olarak 2002-2006 yılları arasında yayınlandı. O dönemin bence efsane dizilerinden biriydi. Tabi ilk yayınlandığı dönemdeki kültür ve bilinç seviyemizin düşüklüğü nedeniyle bazı bayat espriler ve pis şeyler çok komikmiş gibi gelebiliyordu. Sonra sık sık bu diziyi yeniden diriltmeye kalktılar aynı oyuncularla ama olmadı olmaz çünkü zaman herşeyi değiştiriyor. Hababam Sınıfı'nı da tekrar çekmeye çalıştılar ama fiyasko çünkü zirvesini görmüş birşey bir daha hiçbir zaman o tadı vermeyecektir.
Türkiye'deki teknik direktör geleneği de buna benziyor biraz. Bir kısır döngüdür gidiyor. Feldkamp 93'te başarılı mı oldu 2007'de gel bir daha uçur bizi Kalli. Ama eski çamlar bardak olmuş, ne futbol eski futbol ne Kalli eski Kalli. Servet'ten ön libero yaratma gibi değişik deneysel fantazilere girişince sezonu kondüsyoner ile bitirdik. Fatih Terim mesela defalarca milli takım-Galatasaray arasında mekik dokudu. Bazen başarılı oldu bazen başarısız oldu ama hiçbir zaman UEFA Kupası şampiyonu olan takımın havasını ve coşkusunu yakalayamadık. Hakan Şükür, İtalya'ya gidip geldikten sonra hiçbir zaman eski Hakan olamadı. Fenerbahçe mesela Daum ile tekrar denedi olmadı. Şimdi Aykutla yeniden dediler. Bizde ise her dönem Lucescu-Fatih Terim sesleri yükselmeye devam ediyor ve sanırım bu ikisi ölünceye kadar (Allah gecinden versin) devam edecek. Sanıyoruz ki Lucescu gelse herşey bir anda sütliman olacak, Fatih Terim gelse ortalığı kasıp kavuracağız. Milli takımda da benzer durumları yaşıyoruz. Dünya üçüncüsü olduğu dönemde her türlü aşağılamaya maruz kalan bir adama yıllar geçtikten sonra yeniden sarılıyorlar. Artık insanların sporda, sanatta, siyasette ve daha geniş olarak her alanda eskiye rağbet huyundan vazgeçmeleri ve aynı nehirde tekrar yıkanmak yerine yeni göller, nehirler, su kaynakları bulmaları gerekiyor. En başta da dediğim gibi başarı sadece kişinin kendisinden kaynaklanmaz, birçok faktörün bir anda uyumlu bir şekilde bir araya gelmesiyle meydana gelir.
