Unutamadığınız Askerlik Anılarınız | Kahvenizi Alın Gelin ☕️ - Sayfa 2 | GSCimbom - En İyi Galatasaray Taraftar Portalı ve Forumu

Unutamadığınız Askerlik Anılarınız | Kahvenizi Alın Gelin ☕️


Ben de kara havacılık alay komutanlığında poşet olarak yaptım. Acemilik de usta da aynı kışlada oldum er erbaştan çok subay astsubay vardı...

Fantastik bir yerdi şehrin merkezi nizamiye önünde Bingöl doğu görevine giden ablamı görmüştüm o derece :(. Ve tahmin ettiğiniz üzere orada da çok konuştum herşeye burnumu soktum sonunda şok mangasına soktular :)

Normalde poşet olduğumuzdan meydan harekat taburunda Şafak saymak varken garip garip işlere giriştim yok personel sayısı az yok uzun dönem asker sayısı arttırılmalı böyle mıntıka temizliği mi olur disko hikaye yok efendim askeri pentatlon daha efektif kullanılabilir niye muhafız bölüğü daha çok kullanıyor hiç mantıklı değil filan 😓

Neyse bir poşet olarak şok mangasına girerek adımdan söz ettirdim zira ne nişancıyım ne de çok çeviğim nerede kıl varsa oradayız... Neyse gece ani müdahale mangasındayız bir nevi gece vardiyası ikindi uyku bastırdı benim gözlükler o zamanda şimdi de çerçevesiz kırılmasın diye çıkartmam gerek ama görmeniz lazım çerçi gibi dolaşıyorum fanilamda iki tane çengelli iğnem takılı cevşenimin içinde asma kilidim filan herkesi hırsızlıkla itham edip kavga çıkarıp dayak yemişliğim uzatıp diskoya düşmüşlüğüm var :(

Yine çıkarmışım gözlüğü bayılmışım arkadaşlar çay içiyor muhabbet ediyor Demir bardak seslerini ulvi Cemal Erkin in köçekçesi olarak duyuyorum ben uykumda bizim vardiya gelmiş beni uyandırmamışlar kafa sikmeyim diye bir anda manga harekete geçti çavuş bağırıyor onbaşı ranzaya çarptı siren sesi baskın yemişiz uyandım görmeniz lazım ama ulan Malatya şehir merkezini basmak ne demek bedel ödeyeceksiniz ikinci Şırnak olmayacak diye haykırıyorum muazzam hazırlandım silahlandık çıktık her hamlede allah diyorum profesyonel bir asker gibi bir mücahit gibi tekbir getiriyorum çavuş da gaza geldi ibne sarı pipi bir muhacir idi İstanbullu o bile Mücahite dönüştü hemen mevzilendik nişan aldık benim kulaklarımda kozak türküleri çalıyor katliam yapacağım full metal jacket ne ararsan aklımda var bir havaya girmişim gençler var ya sanki üzerimde hücum yeleği yok da zırh var...

Neyse bir sessizlik oldu yavaşça biri yaklaştı ulan oğlum sen kimden yanasın dedi ben de hemen zul addettim tabii ki Türkiye’nin diye haykırdım; sonrasında ulan senin yapacağın askerliği sikeyim dedi ben de gözümü almıyorum hedef seçmişim bir bakayım kim bu mal ayakta dikiliyor vurulacak diye bir baktım albay postalının tabanıyla önce kafama vurdu sonra da burnuyla götüme ulan sen nereyi hedef aldın da elin tetikte dedi dedim açık alanda terörist kümelenmesi vardı onlara dedim millet koptu hıçkırarak gülüyorlar meğerse tüm manga dışa ben içe doğru mevzilenmişim :( hedef aldığım yer de komutanlık binası bir baktım 10 kişinin namlusu bir tarafa benim namlum diğer tarafa :)

Albay alay komutanı olarak tatbikat yapmış meğerse ben de gözlüksüz nasıl bu kadar net görüyorum diye iç geçiriyordum tekbir getirirken meğerse bir şey görmüyormuş uyduruyormuşum... alay komutanı siktir edin bunu meydana verin dedi askerlik bitene kadar kanas diye alay ettiler :( Ailem dahil nerdeyse kimse bilmez birkaç yakın arkadaşa bir de burada size anlattım ulan doruk sinir uçlarımızı biliyorsun senden iyi sorgucu olur ;)
 
Son düzenleme:
Bazı arkadaşlara anılar uç gelebilir hatta inanmayadabilir ama gerçekten ilçe jandarma karakollarında askerlikler hep böyledir. Belli bir zamandan sonra komutanlarla abi kardeş oluyorsunuz. Ufacık bir binada 30 asker 20 rütbeli yürütmeye çalışıyorsunuz işleri. Askeri disiplini ve saygıyı hiç kaybetmeden ne istersek yapıyorduk karakolda. Komutanlarda insaniyetli insanlardı bizi hiç üzmediler. Yani millet aynı il sınırları içinde kırkağaçta komando eğitimi adı altında diz kapaklarını yerlerde bırakırken , biz haftasonu otelin havuzuna gidip eğlenebiliyorduk. Rahattık o konuda. Karakolda tüm kanallar açık :asd: digiturkumuz de vardı. Sıcak kahve veren makinamızda.
 
-30 derece soğukta az intikal yapmadık.Yorgunluktan halüsinasyon görürdük.Bir keresinde iki timin ortasında tek başıma gidiyormuşum.Komutanın az kaldı evlat demesiyle tim sırasından çıktığımı fark ettim.Hey gidi hey...
 
İstanbul Çatalca'da askerlik yapmıştım. Sakin sessiz bölge. Ormanın içinde, huzur dolu bir yerdi. Kuş uçmaz kervan geçmez yer. Nöbet tuttuğum bir gün bizden uzakta tepedeki kuleden bize anons geçiliyor.

"Sizin bölgede arazinin dışında nizamiyeye doğru araç geliyor; dikkat edin."

Oraya aracın gelmesi imkansız. Öyle bir şey mümkün olmaması gerek. Arazi, tarla her yer. Kuzey Ormanları'nın içi. Bu sebeple biraz tırstık nöbet arkadaşımla. Nizamiyeden çıkmamız yasak. Aracı biz göremiyoruz. Kuledeki nöbetçiler görüyor sadece. Biz ne yapalım diye düşünürken kuleden bir anons daha geçti"

"Araç nizamiyeye yaklaşık 500 metre geride durdu. Farları kapandı"

Ben hemen nöbetçi komutanı aradım. Olayı anlattım. AMM'yi aldı geldi.

"Ulan MK her nöbetin olay. Yürü gidiyoruz" dedi. Haklıydı. Nöbetlerim hep hareketliydi.

Neyse. Atladım ben de unimog'a atladım gittik. Arabaya 50 metre kala indik komutan önde biz arkasında silahları doğrultarak gittik. Opel araç. Feneri tuttuk. Adam almış kadının birini arabanın içinde sevişiyordu muhtemelen. Muhtemelen diyorum çünkü biz oraya vardığımızda altlarına sıçmış gibi durmuşlardı, araçtan inmeden öylece kalmışlardı. Adamı arabadan indirdik, kimliğine baktık. Adam muhabbet ettiklerini söyledi. Komutan da "askeri bölge burası gidin başka yerde muhabbet edin" dedi ve adamı gönderdi.

En yakın yerleşim yeri 10 km. uzaklıkta millet ne için oraya sevişmeye gelir aklım almıyor. Millet aç sanırım aç! :asd:
 
Aklıma son anda gelen son anımıda patlatıp bugünlük ara vereyim zira trafik yoğunlaşıyor eve geçmem lazım :)


İstihbaratçı jandarmalar bizim karakola gelir , o gün briefleri komutana verir ve giderler. Tipleri görseniz köylü sanırsınız hassitr lan bu mu istihbaratçı çekersiniz. Bitanesi baya böyle uzun boylu birisiydi. Şive mive yapıyordu ustaca , belli ya bordo bereli eskisi yada özel harekatçı birşey. Ama şiveyi öyle bi yapıyordu sanırsınız hasbihas anadolu cocugu.

Bunlarda toros araba var ve torosla köylerde gezip istihbarat yapıyorlar. Bizim ilçede ya tarihi eser kaçakçılığı (lidya uygarlığından kalma) yada ot esrar yetiştiriciliği olurdu.

Mustafa adı istihbaratçının. Bende gündüz çavuşuyum nizamiyede takılıyorum jopumla beraber. Asker dedi arabayı kademeye alsana yağını falan değiştirsin kademedeki askerler dedi.. Tamam komutanım dedim. Gittim torosa bindim. 78 model falan olsa gerek araba dökülüyor direksiyon dönmüyor hatta kontak bile dönmüyor. Lan dedim bu nasıl çalışacak. Adam yukarı çıktı toplantıya girdiler. Kimse yok 2 saatten öncede kimse çıkmaz odadan.

Askerleri çağırdım. Dedim beyler bu arabayı ben çalıştıramadım. Şunu itelim bizden çıksın kademedeki askerler yağını değiştirecek. Araba lojmanın önünde , karakolun kademe girişiyle arasında 300 400 metre var itmemiz lazım. 3 asker itiyor ben direksiyondayım ama direksiyon taş gibi dönmüyor araba sağa çekip gidiyor parkın girişine kaldırıma tekerlek değip duruyor.

Ulan itemedik arabayı. Adam bişey emretti onuda yapamadık falan küfürler ediyorum kendi kendime. O sırada birisi geldi parkın içinden. Hayırdır askerler noldu falan dedi. Durum dedik böyle çalıştıramadık. Ben dedi anlarım bu arabalardan eski tamirciyim bakayım bi dedi. Tamam dayı geç çalıştır calısmasa bile direksiyonu kurtar biz itelim dedik. Neyse adam jikle mikle çekti , biraz zorladı araba çalıştı. Bizde bağırıyoruz kapı sağda sağdan gir dayı diye.

Herif sağa girmedi devam ediyor. O sırada biz 4 asker birbirimize bakıp ''acaba arabayı mı çaldı'' falan diye söyleniyoruz. Yok be ne çalacak zaten hurda bide götü yemez jandarmanın önünden araba calmak falan diye birbirimizi telkin ediyoruz. Karakolun kosesınden döndü herhalde aküyü falan dolduruyor bi tur mu atacak ne diye kendimizi kandırıyoruz. tahmini 5 dakika bekledik kapıda gelmeyince bizim g.t tutuştu. İstihbaratçının arabasını tanımadığımız bi dayıya verdik herif ortadan kayboldu.

Hemen aramızın iyi olduğu trafik şubeci jandarmaların yanına gittik. Dedik komutanım mustafa komutanın arabasını çaldılar.

Önce adam anlamadı. Mustafa komutan kim oğlum ? Nereden neyi çalıyorlar hangi araba bu ? gibi sorular sordu. İstihbaratçı Mustafa komutan dedik onun görevde kullandığı torosu çaldılar komutanım diye izah ettik. Adamın masadan bir kalkışı birde gidip elini alnına koyuşu var. O hareketlerden biz b.ku yedik açıklaması anlaşılıyordu.

Hemen dışardaki jandarma trafiğe bilgi geçildi. Ben bir titriyorum, bir terliyorum. Tek endişem bagajında önemli birşey olmaması. Bazen kimlikleri silahları falan bagajda emniyetli bi çantaya kapatırlar. Bunun bilgisini biliyorum ama nolursun diyorum bişey olmasın arabada.

tahmini 1 saat sonra araba bulundu. Çekiciyle karakola getirildi. O sırada yüzbaşıyla beraber istihbaratçılar karargahtan cıktı. Arabayı çekicide gören mustafa komutan trafikçilere ''içeriye kadar sokmak için çekici mi çağırdınız ? jiklede sorun var dışarıya doğru değil içeriye doğru iitince calısıyor neden zahmet ettiniz '' gibi şeyler söyledi.

Sonra hemen trafikçi bizi okudu. Komutanım bu avareler arabayı calıstıramamıs itememiş. Direksiyon kilidinide açamamışlar. Yoldan birisi geçiyormuş ben hallederim , bu arabaları iyi bilirim diye binmiş koltuğa. Arabayı ilçe merkezdeki avmnin açık otoparkında bırakmış , girişinde buldu getirdi arkadaşlar. Süpheliyi bulamadık. Eşgal için kameraları inceleyeceğiz falan dediler adama.

Mustafa komutan bana döndü. ''Sen rahatsız mısın lan?'' diye suratıma bir bağırışı var. Yüzüm o ses titreşimlerinde gerildi. Kendimden geçtim. Tansiyonum çıkmış olabilirde. Sadece ''evet komutanım'' diyebilmiştim.

Bu olaydan sonra 1 ay bütün konforum bozulmuştu. Hem gece çavuşluğu yaptırdılar hem nöbet tutturdular. Yani 2 kişi nizamiye nöbeti tutarken , biri hep bendim sabaha kadar. jopla bi ileri bi geri gidip geldim bir ay boyunca. Diğer nöbetçi gidip yerine geçecek olan kişiyi kaldırıyordu. Ben elimde jopla ordu jimnastiği tüfekli hareketler serisini jopumla bütün gece bitiriyordum.

Bide şöyle bi olayımız vardı bizim karakolla ilçe parkı karşılıklıydı. Parkta içen , yatan ayyaş artık beni bellemiş. Parkın içinden demir tellerden muhabbet ediyorduk. Bana kısaca jop adam diyorlardı.

Benim askerlik yaptığım yer manisanın bir ilçesiydi. Bana hep manisada deli var derlerdi. Pek aldırış etmezdim. Biz köylere falan devriyeye gittiğimizde aklı başında adam görünce hemen sarılıyorduk oo toprağım falan diye. Bitane kendini musa sanan meczup birisi vardı. Köyler arası gezip ''firavunu bulup s.keceğim'' diyordu. :asd: Ölmediyse hala firavunu arıyordur :asd: Yada görevini başarıyla tamamlamıştır bilmiyorum.
 
Üst Alt