Bir çok cevap ama hiç birı doğru değil. Yaklaşım zaten yanlış. Almanya bir çok konuda zirve bir Ülke. Yaklaşım da doğru bir yaklaşım değil. Almanya zirvelerde, yüzlerce ülkeden hangi sebeple biz o seviyede olalim ? Yada hangi vasif ile kendimizi Almanya ile kiyaslayabilecek konumda görelim ?
Batiyi yüceltmiş hümanism gibi akimlar yeni yeni yeşermiş bu topraklarda.
Geldigimiz seviyeye geldiysek bile, onu da ABD´ye borcluyuz. ABD dev bir üretici, ama ürününü satabilmen lazim ki, bunun bir kazanci olsun. ABD zamaninda bir Proje koydu masaya, ve bu projeyi cok tartistilar. Burada hedef ABD´nin üretiminden faydalayabilecek, tüketici ülkeler yaratmakti.
Zamaninda Türkiye´yi bir tüketici ülke olarak sectiler. Ve tüketici ülkelerin gelismesini saglarlar ki ileri yillarda o ülkeye teknoloji satisi saglayabilsinler. Bu bazi konularda bizim hizli gelismemizi sagladi zamaninda. Ancak ABD bu hizmeti bedavaya yapmaz, tüketici ülkeleri üretici ülke haline gelmemesi icin de calismak zorundadir ki yatirimlari bosa gitmesin. O yüzden üretime destek vermez (veremez) onlara bagli devlet, yada zaman zaman üreticilerimizi, yada üretmek isteyenleri kendisi baltalar. Zamaninda bu hadisiler olmustur, ve tesadüf degildir.
- Bu konu da bir cok arsiv belgesi vardir ABD´de, ve o dönemlerde political correctness yok. Türkiye tarzi ülkeler ile alakali, asiri asagalayaci bir üslup ile bahsediyorlar o belgeler icinde.
Almanya ise dünya savaslarindan önce dünyanin en büyük sanayi gücü. Büyük bir alt yapilari var, bunun üzerine de daha fazla üretmeye, fabrika kurmaya, markalasmaya devam ettiler. Hitler yikildi, Almanya yikildi, ancak Daimler, Opel, Siemens vesaire yikildi mi ? Hayir, caki gibi ayakta durdu. Ve East-India Kompanie´nin Hindistan isgal sürecinden beri dünya yavas yavas hükümdarlar tarafindan degil, Kompanie´ler yani büyük sirketler tarafindan yönetildigi bir sürece girmisti. Hitler´i basa getiren de bu sirketlerdir, cünkü Hitler bu sirketlere büyük destek, yatirim ve isgücü vaat ediyordu. Buna yigici sistem diyoruz, ancak kapitalizimde birileri kar etmeleri, cebine para atmalari gerek ki, bir sirketi, bir ülkeyi ileriye götürme motivasyonunu bulsunlar kendilerinde. Ekonomik olarak güclü ülke de, güclü sirketler/markalar ile olur.
Osmanli ise sanayilesmeyi yakalayamadi. Olayin sadece Ordu ve kara gücü ile olmayacagini cok gec anladi. Sanayi olmadigindan, ordun bile zayifladi. Koskocaman bir Agrar Kolonie olarak kalmis, diger bati devletler büyük sanayilesme adimlari atarken. Türkiye bu mirasa konmus, üretim diye baslamis, ancak kendini batinin sefkatli kollarina birakarak sürec icerisinde tembel bir Ülke modeli haline gelmis. Cünkü Türkiye icin ithal etmek, üretmekten ziyade cok daha tatlidir.
Yani kisacasi, Türkiye bu günleri kadar gelmis ise bile, bunu batiya borclu. Ancak büyük bir atilim saglamasi, daha büyük bir cöküs yasamadan mümkün görünmüyor. Elbette bunun garantisi yok, ama batinin sefkatli kollarindan kurtulmadigi sürece, kendi ayaginda durabilecek bir Ülke haline gelmesi zor. Bir Almanya olmayi felan gecin yani, mesele öncelik ile kendi ayaklarin üzerinde durmaktir.
Birde tabi ideolojik karmasalar icinde bogulma meselesi var. Sen zaten en güzel, en mükkemmel, en zeki isen, neden kendini gelistiresin ?
Batinin sagladigi olanaklar ile 1-2 seviye daha refah bir ülke de olunabilirdi belki, ama Devlet ve Millet olarak siyasi ideolojilere baglimligin, ülkenin dünya haritasi güc seviyesinden 10 kat daha asiri ise, senin ile pin pon topu gibi oynarlar.