Çağ dışı futbol. Bireysel performansa mahkum, takım olmaktan uzak bir futbol. Organize atak yapamayan, defansa dönmeyen, pozisyon almasını bilmeyen, koşmaktan bile aciz oyuncu topluluğu.
Tüm suçu Neo’nun Matrix’te kurşunların kendisine gelmesini engellediği gibi futbolculara havale eden bir teknik direktör. Her şeyden sorumlu olduğu halde, tüm sorumluların futbolcular olduğunu söyleyen bir hoca. Futbolcuları trenin önüne atıp hala performans bekleyen bir hoca. Yanlış oyunculara güvendim deyip, aynı oyuncularla maçlara çıkan bir hoca. Marcelo gibi bir canavarın karşısına Mariano ve Feghouli kenarıyla çıkan bir hoca. Zidane’ın Galatasaray’ın teknik oyuncuları olmamasına rağmen geride topu çok gevelediğini ve baskıyı kaldıramayacağını bildiği için 5-6 oyuncuyla şok pres yapmasını ve sürekli top kazanıp tehlike yaratmasını benim gibi izleyen bir hoca.
Başarıda ben ben deyip, başarısızlıkta gram suçu üzerine almamak berbat bir kişilik özelliği.
Hoca çıkıp çağ dışı oynuyoruz. Bu benim hatam. Takımı yeteri kadar iyi hazırlayamadım. Şu noktadan sonra defansif, orta saha ve ofansif çok kaliteli antrenörler getirip takımı ileriye taşıyacağım dese teşekkürler diye eğim.
Problem hocanın planında. Yine oyuncular alıp onların şapkadan tavşan çıkarmasını umacak. Hiç bir şekilde pres yapan, sahada şablonu bakar bakmaz belli olan, her oyuncunun saha içindeki hareketi takıma uygun olan, organize ataklarla ileri çıkan bir takım izleyemeyeceğimiz çok net. Türkiye liginde kadro kalitesi ve bireysel performanslarla yine şampiyon oluruz. Avrupa’yı tamamen unutmak lazım. Bu da beni mutlu etmiyor.