Terimofobikleri bir kenara bırakarak konuşacağım çünkü onların topu küçükken Adanademirspor tesislerine kaçtığı için alayı umutsuz vaka.
Rijkaard'ın bizde denediği total futbolun ağır çuvalladığı dönemden beri çarenin Terim olduğunu savunan biri olarak hocanın dertlerimize derman olma konusunda yetersiz kaldığını düşünüyorum ama çözüm kendisiyle yolları ayırmak değil, bilakis kendisine daha fazla kredi vermek çünkü aksi, mevcut koşullarda bizi ciddi bir felakete sürükleyebilir.
Önce neden bunun ciddi bir çöküş riski taşıdığını düşünüyorum, onu anlatayım.
Futbol endüstrisinde Bosman kanunuyla birlikte futbolcu maaşlarının son 25 yılda kademeli olarak astronomik düzeylere ulaşması, dünya genelinde futbolcuya dayalı düzeni egemen kıldı. Bu konuda parlak bir sicile sahip olan EPL'nin bile devlerinde artık futbolcular göstere göstere hoca gönderiyor. Türkiye'de bu durum daha da rezil boyutlarda. Son 10 yıllık süreçte Terim'in olmadığı dönemlerde defaatle futbolcuların TD'leri hedef tahtasına oturtan ibretlik eylem ve söylemleri oldu. Terim'in otoritesi ve kredisi, futbolcuların kendi saltanatlarını kurmalarına izin vermiyor. Takımdaki bütün futbolcular hocayı devirmek için sahada ihanete kalkışmaları durumunda hocanın değil kendilerinin şutlanacağını iyi biliyorlar.
Mevcut mali koşullarda Terim'i gönderdiğimizde yerine hangi TD'yi getirirsek getirelim, takımda işler iyi gitmediğinde futbolcular çeteleşerek TD'nin altını oymaya çalışacaktır ve camia üzerindeki sportif ve mali baskı bir kurban isteyecektir. Yüksek yıllık ücretleri olan futbolculara rest çekmeye maçası yemeyen yönetim de TD'yi harcayacaktır ve yıllardır hem bizim, hem de jimnastikçilerle maydanozsporun yaşadığı kısır döngüye tekrar girilecektir.
Terim'in bizim için önemli bir başka rolü de camiayı birleştiren bir harç görevi görmesi. Maalesef koskoca Galatasaray camiasında bugün kulübe önderlik edecek, Galatasaray'ın parçalanmış ve birbiriyle didişmekle meşgul olan etkili odaklarını Galatasaray'ın başarısı için birleştirip kulübü hak ettiği zirveye taşıyacak bir figür yok. Camia içindeki iç çekişmeler Dursun gibi fırsatçıların direksiyona geçmesine ve kulübün kaynaklarını peşkeş çekmesine neden oluyor. Terim'in varlığı bu sorunu kökten çözmüyorsa da en azından didişmeleri azaltıyor. Hatta bugüne kadarki yönetimlerin ihanetleri ve genel kurulun Terim'e duyduğu güven, Terim'i yönetimin müfettişi konumuna getirmiş durumda ki, bu bizim için çok önemli bir kazanım.
Ne var ki, işin bir de sportif yanı var ki, o konuda Terim TD olarak kesinlikle yetersiz kalıyor. Peki kendisiyle devam etmemiz gerekiyor fakat kendisi TD olarak yetersiz kalıyorsa çözüm ne olmalı?
Bence çözüm, özgün bir sportif direktörlük modeli olmalı. Bu modele göre:
Terim'in sorumlulukları:
Terim bırakın Türkiye'yi, global ölçekte bir futbol patronu olarak yabana atılacak biri değil. Futbolcuların milyon Euro'ları cukkaladığı ve kulüplerin kaderiyle keyfi olarak rahatça oynayabildiği günümüzün acımasız futbol dünyasında Terim-Galatasaray ilişkisi nimettir.
Rijkaard'ın bizde denediği total futbolun ağır çuvalladığı dönemden beri çarenin Terim olduğunu savunan biri olarak hocanın dertlerimize derman olma konusunda yetersiz kaldığını düşünüyorum ama çözüm kendisiyle yolları ayırmak değil, bilakis kendisine daha fazla kredi vermek çünkü aksi, mevcut koşullarda bizi ciddi bir felakete sürükleyebilir.
Önce neden bunun ciddi bir çöküş riski taşıdığını düşünüyorum, onu anlatayım.
Futbol endüstrisinde Bosman kanunuyla birlikte futbolcu maaşlarının son 25 yılda kademeli olarak astronomik düzeylere ulaşması, dünya genelinde futbolcuya dayalı düzeni egemen kıldı. Bu konuda parlak bir sicile sahip olan EPL'nin bile devlerinde artık futbolcular göstere göstere hoca gönderiyor. Türkiye'de bu durum daha da rezil boyutlarda. Son 10 yıllık süreçte Terim'in olmadığı dönemlerde defaatle futbolcuların TD'leri hedef tahtasına oturtan ibretlik eylem ve söylemleri oldu. Terim'in otoritesi ve kredisi, futbolcuların kendi saltanatlarını kurmalarına izin vermiyor. Takımdaki bütün futbolcular hocayı devirmek için sahada ihanete kalkışmaları durumunda hocanın değil kendilerinin şutlanacağını iyi biliyorlar.
Mevcut mali koşullarda Terim'i gönderdiğimizde yerine hangi TD'yi getirirsek getirelim, takımda işler iyi gitmediğinde futbolcular çeteleşerek TD'nin altını oymaya çalışacaktır ve camia üzerindeki sportif ve mali baskı bir kurban isteyecektir. Yüksek yıllık ücretleri olan futbolculara rest çekmeye maçası yemeyen yönetim de TD'yi harcayacaktır ve yıllardır hem bizim, hem de jimnastikçilerle maydanozsporun yaşadığı kısır döngüye tekrar girilecektir.
Terim'in bizim için önemli bir başka rolü de camiayı birleştiren bir harç görevi görmesi. Maalesef koskoca Galatasaray camiasında bugün kulübe önderlik edecek, Galatasaray'ın parçalanmış ve birbiriyle didişmekle meşgul olan etkili odaklarını Galatasaray'ın başarısı için birleştirip kulübü hak ettiği zirveye taşıyacak bir figür yok. Camia içindeki iç çekişmeler Dursun gibi fırsatçıların direksiyona geçmesine ve kulübün kaynaklarını peşkeş çekmesine neden oluyor. Terim'in varlığı bu sorunu kökten çözmüyorsa da en azından didişmeleri azaltıyor. Hatta bugüne kadarki yönetimlerin ihanetleri ve genel kurulun Terim'e duyduğu güven, Terim'i yönetimin müfettişi konumuna getirmiş durumda ki, bu bizim için çok önemli bir kazanım.
Ne var ki, işin bir de sportif yanı var ki, o konuda Terim TD olarak kesinlikle yetersiz kalıyor. Peki kendisiyle devam etmemiz gerekiyor fakat kendisi TD olarak yetersiz kalıyorsa çözüm ne olmalı?
Bence çözüm, özgün bir sportif direktörlük modeli olmalı. Bu modele göre:
Terim'in sorumlulukları:
- Kulübün futboldaki sportif stratejilerini belirlemek
- TD de dahil olmak üzere teknik kadroyu belirlemek
- TD'nin oyun planına uygun olarak kadro yapılanmasını yönetmek
- TD, futbolcular ve kulüp profesyonelleri arasındaki iletişimi ve koordinasyonu yönetmek
- Oyun ve taktikleri belirlemek
- Kadro (as ve yedekler) seçimi yapmak
- Maç içindeki taktik ve değişikliklerde tek yetkili olmak
Terim bırakın Türkiye'yi, global ölçekte bir futbol patronu olarak yabana atılacak biri değil. Futbolcuların milyon Euro'ları cukkaladığı ve kulüplerin kaderiyle keyfi olarak rahatça oynayabildiği günümüzün acımasız futbol dünyasında Terim-Galatasaray ilişkisi nimettir.