Bu forumda yazdıklarımı okursanız Terim'i eleştirmenin yanında genel olarak savunduğumu görebilirsiniz. Forumda Terim'le ilgili 2 kutup var. Bu iki kutuptan kendisine karşı olan kesim, savunanlara göre daha yıkıcı çünkü Terim'i gömenlerin büyük bölümü (kesinlikle hepsi değil), Galatasaray'ın kendilerini mutlu etmekle mükellef bir başarı makinesi olduğunu düşünen skor taraftarları.
Terim'i gömenlerin de, sorunun Terim'de olmadığını düşünenlerin de buluşması gereken orta bir nokta var.
Öncelikle Terim'in taktiksel olarak kesinlikle yetersiz bir teknik direktör olduğunu başta belirteyim. Teknik ekibin bir taktik akla hatta dehaya ihtiyacı var. Rakip analizi, rakibe göre taktik geliştirme, atak organizasyonlarını zenginleştirme, basit gol yeme hastalığına çare olacak bir savunma yapısı oluşturma, duran top organizasyonları, doğru maç içi müdahaleler yapma gibi Terim'in yetersiz kaldığı taktik konulardan sorumlu bir Vice TD (mümkünse İtalyan) teknik ekibe katılmalı.
Peki neden yeni bir TD değil de yalnızca ama tam yetkili olarak taktik konulardan sorumlu bir Vice TD? Çünkü futbol, büyük bölümü vasat eğitim alan genç insanların (futbolcuların) milyonlar kazanmaya başladığı bir sektör olarak matematiksel olduğu kadar kimyasal da bir konu. Modern futbolun en büyük sorunlarından biri; futbolun, bonservisleri artık büyük ölçekli bir işletme kurmaya ve yalnızca 1 yıllık ücretleri de ömür boyu çalışmadan yaşamaya yetecek miktarları bulan kişiler tarafından oynanıyor olması. Dünyanın en büyük kulüplerinde bile takımın kaderi bazen yıldız oyuncuların keyfine bağlı olabiliyor. Futbolcuya dayalı düzün açık yada gizli olarak çoğu kulübün temel sorunlarından biri.
Fatih Terim'in Galatasaray özelindeki en önemli özelliklerinden biri, futbolcuya dayalı düzene izin vermeyecek bir konumda olması. Ayrıca yıldız oyuncularla da iyi geçinebilen bir patron.
Bir diğer önemli konu da, Galatasaray'ı sosyal ve ekonomik rant kapısı gibi gören ve kendileri zenginleşirken Galatasaray'ı batıran başkan/yönetici tehlikesi. Terim bu konuda da şu an sigorta görevi görüyor ve hem taraftar, hem de kongre üyeleri adına yönetimin müfettişi gibi davranabiliyor (kurumsallığın olmadığı koşullarda en azından kulübün iflasa sürüklenmemesi için bu önemli bir şey).
Sözün özü, transfer de dahil olmak üzere taktik konulardan tam yetkili olarak sorumlu bir TD yardımcısı (yada Terim'in sportif direktör olduğu bir model) en ideal çözüm bana göre.