Türk insanı hakikaten çok garip. Adamların önüne istatistik koyuyorsun, ı-ıh diyorlar. İnternacional'in sitesine işaret edip, şu kadar maç oynamış şöyle bir kariyeri var diyorsun, burun kıvırıyorlar. Lauro'nun 100. maçı anısına çekilen fotoğrafı koyuyorsun önlerine, " Ama bu adam sadece 6 maç oynadı, ben öyle okudum internette yhaaaa xP " benzeri ifadelerle karşı karşıya kalıyorsun bu seferde.
Tüm Galatasaray'lılar gibi bende isterim Buffon'u, Muslera'yı, Frey'i yahut özellikle de Handanovic'i. Lakin hepsinin transferlerinin gerçekleşmeme nedenleri var işte. Yok efendim neden Ruffier'le ilgilenmediniz de yok neden Sinan Bolat'la görüşmediniz. İnsanlar transferleri oynadıkları oyunlardaki gibi kolay sanıyor, parasını verdiğin an her istediğin futbolcunun alınabileceğini düşünüyor. Açıkçası ; Herkes birinci sınıf kaleci istiyor ama kimse Galatasaray'ın bu sene ikinci sınıf takımların turnuvasına bile katılamadığını hatırlamıyor, konuşmuyor. Hiçbir birinci sınıf kaleci, bir kulübe renkleri için ya da sadece ligi için, sadece parası için gelmez. Zaten kaleciler, ancak bu şekilde büyük kaleci olabilirler.
Lauro'yu tanıyor muyum ? Hayır. Güveniyor muyum ? Ona değil Taffarel'e güveniyorum. Yeterli midir? Şuan için bilemiyorum fakat ;
En nihayetinde ,70 Milyonluk ülkede hiç kimse Lauro'yu Tafo'dan daha detaylı şekilde gözlemlemiş olamaz. Kimse, adamın karakterini ondan iyi bilemez. Peki neden Türk insanı, kapalı kutulara güvenmek, inanmak yerine bok atar hep ? Meçhul. E kapalı kutulara bu kadar uzak insanlar neden hep " Biz neden oradan buradan genç oyuncuları bulup oynatamıyoruz " temalı cümleler kurarlar ? O da meçhul.
Hayırlısı olsun, Football Manager'a devam.
JBCimbom: Lauro Júnior Batista da Cruz ve Türk İnsanı