Bu vesileyle, kendimce tespitlerimi, biraz genişçe paylaşmak istedim nedense?;
Abramowitz' in para saçtığı dönemde, ''Transferi sözkonusu olan bir futbolcunun; bir normal fiyatı, bir de -talipse- Chelsea fiyatı vardır'' sözü klişe olmuştu...
Hani 'küçük' takımlardaki yabancı oyuncuların 'büyük' takımlar tarafından rağbet görmelerine tahammül edemeyenlere sözüm!. Gözden kaçırdıkları bir husus var;
1 değerinde, X adındaki futbolcunun, mesela Kasımpaşa' ya maliyeti 1 olacaksa, FB-GS a maliyeti 3 oluyor. Diyelim tutmadı, Kasımpaşa zaten ederi olan fiyata yakın bedelle zorlanmadan elden çıkarıyor, zararı minimum. ''Büyük'' lerde tutmazsa eline sağlık, kurtul kurtulabilirsen, kallavi zarar kaçınılmaz!...
Yani demek istediğim, Kasımpaşanın 1 e alabildiği oyuncuyu baştan 3 e alıp gereksiz riske girmek yerine, aynı Kasımpaşa' nın 1 e alıp da ligde fark yaratabilmiş oyuncusunu 3 e almayı daha mantıklı buluyorum bu durumda...
İdeali nedir?; Alırken en fazla Kasımpaşa' nın alabildiği fiyata alacaksın. Kendisine güvenen futbolcu elbette seni tercih eder, hatta aynı fiyata Kasımpaşa' ya asla gelmeyecek futbolcuyu da alabilirsin (Senin marka değerin kıyaslanamaz derecede yüksek); belli kadro kalitesini tutturduğun vakit; satarken, performansı iyi de kötü de olsa 'Galatasaray futbolcusu' satıyor olacaksın!...Ehil yöneticiler ve onların görevlendireceği ''Gerçek'' profesyonellerle hiç de zor değil bu dediklerim...
Kulüp bu ortamı sağlayabilecek çapta yönetim ve teknik kadro zihniyetine sahip olduğunda, takımın maçlarını izlemek (Uzunca süredir olduğu gibi) eziyet değil, keyif halini alacaktır. Galatasaray Camiasında bu ortamı sağlayacak potansiyel mevcuttur...