Derwall futbol anlayisi olarak Galatasaray'a cok sey katmistir ama UEFA kupasiyla filan uzaktan yakindan alakasi yoktur. Derwall ile gelen anlayis hücum futbolu anlayisidir ama Derwall sonrasi gelip hücum futbolu oynatan her teknik direktör Derwall'in mirasini sürdürdü demek cok komik olur. Derwall'in Galatasaray'i birakmasindan, Galatasaray'in UEFA'yi kazanmasina kadar gecen 13 yillik süre icinde Galatasaray'in oyun anlayisinda cok sey degismistir. Derwall'den sonra görevi Denizli almistir. Denizli'den sonra Feldkamp, Holmann ve Saftig Galatasaray'da Alman ekolünü sürdürmeye calismistir. Alman ekolüyle gecen dönemin ardindan Souness ile Galatasaray yeni bir sayfa acmistir. Galatasaray'da Alman ekolü Ali Tanriyar'in baskanligi döneminde baslamis ve Alp Yalman baskanliginda, Adnan Polat'in futbol sube sorumlusu oldugu sürecte devam etmistir. Galatasaray'da Alman ekolüne endeksli dönem yine Alp Yalman zamaninda sona ermistir. 1995/96 döneminde Graham Souness Galatasaray'in basina getirilmis ve 1 sezon takimin basinda kalmistir. Souness'li dönem Galatasaray'da Alman ekolünün ve Alp Yalman döneminin sonu olmustur. Mart 1996'da Galatasaray baskanligina gelen Faruk Süren ile Galatasaray futbolda yepyeni bir sayfa acmistir. Futbol subesinin basina Ergun Gürsoy getirilmis ve takim Hagi, Popescu, Ilie ve Flipescu'yla takviye edilmistir. Takimin basina milli takimi 96'ya götürerek büyük bir basariya imza atan Fatih Terim getirilmistir. Fatih Terim tam anlamiyla bir enkaz devralmistir. Hakan Sükür basarisiz Italya macerasindan sonra oldukca depresif bir dönem gecirmektedir. Adi "torinolu sabana" cikmistir. Popescu ve Hagi'nin emeklilik yasinda oldugu medya tarafindan sikca dillendirilmektedir ve Ergün, Hakan Ünsal ve Suat istaka muamelesi görmektedir. Eldeki dise dokunur yerliler Tugay Kerimoglu, Arif, Bülent ve Okan'dir ama Okan da ciktigi agir sakatliktan sonra bir türlü toparlayamamistir. Fatih Terim takimin basina gelirken milli takimdaki vazgecilmez stoperi Vedat Inceefe'yi de Galatasaray'a getirmisitir. Terim'in gelisiyle birlikte Hakan Sükür, Hakan Ünsal, Suat Kaya(atom karinca lakabini almistir bu dönemde)ve Ergün(Terim dönemine kadar dogru dürüst ilk 11'de oynamamistir kendisi) formlarini zirvesine cikmis, ayrica takima eklenen Emre Belözoglu, Fatih Akyel, Ümit Davala, Hasan Sas gibi oyuncular da futbolculuk kariyerlerinde cok büyük sicramalar yasamislardir. Bitti denilen Hagi, Popescu gibi oyuncularin etrafinda top teknigi, mücadele gücü ve yardimlasmasi üst düzeyde olan bir dinamo mekanizmasi Fatih Terim tarafindan olusturulmustur. O dönemi bilmeyenlar, 1992-1998 yillarindaki maclari izlememis olanlar karsilastirma yapamazlar. Varsa youtube'da bulmaya calisin ve Terim öncesiyle sonrasini karsilastirin. Pas ücgenleri, hücum pres, verkaclar, atak organizasyonlari, kademeye girisler hepsi ama hepsi kusursuz bir makine düzenegindedir. Simdi yere göge sigidiralamayan Hakan Ünsal, Ergün Penbe, Ümit Davala, Emre B., Fatih Akyel, Hasan Sas gibi oyuncularin Terim gelene kadar esameleri okunmuyordu.
Fatih Terim'e gaz futbolu, kaos futbolu oynatiyor diyenlere lafim: Canli izlemeye yasiniz yetmemis olabilir, acin youtube'da izleyin "gaz/kaos" futbolunu. Bu topraklarin gördügü en teknik, en disiplinli, göze en hos gelen ve oyun anlayisi bakimindan en etkili oyununu Fatih Terim'in Galatasaray'i oynatmistir. Bu nasil kaos futboludur ki dönemin Leeds United, Arsenal, Milan gibi takimlarina futbol dersi vermistir. Öyle pres vs. vs. filan degil. Resmen rakip savunmayi maymun eden pas trafigi ve atak organizasyonlariyla. Fatih Terim oyuncuya dayali sistemi yikan kisidir. Oyuncuya dayali sistemi yikmak demek futbolcuyu ezmek, onu hice saymak, onu adam yerine koymamak degildir. Terim'e bütün oyuncular saygi duyuyordu ama bunun ötesinde tüm futbolcular Terim icin "2. babamiz" diyordu. Buna Emre Paragözoglu da dahil.
Rijkaard'in yaptiklari? Elano, Hakan Balta, Servet, Mehmet Topal, Misimovic gibi oyunculari futbola küstürmek. Keita Rijkaard'a isyanin adiydi ve ipi cekildi. Arda direniyor ve ayrica arkasi saglam. Olan yerlilere ve takima birseyler katmak icin cirpinan Baros ve Kewell'a oluyor. Rijkaard'in gelisiyle birlikte Kewell sinir hastasi oldu. Neill de yakinda günah kecisi olacaktir cünkü bu futbol anlayisiyla hata yapmamasi imkansiz, ki o da bolca yapiyor.
Bugün Rijkaard fedailigine soyunan marka cengaverleri, gecen sezon basinda kadroda Kewell, Baros, Keita, Elano, Arda varken "Sampiyonluk kesin, önemli olan Avrupa'da ne yapacagimiz" diyorlardi. Sezon basi "muhtesem" olarak tabir edilen kadro ne oldu da "düzene uymaz" oldu? Simdi futbolcu profesörü kesilenler, o gün neden methiyeler diziyorlardi kadroya? Aranizda 1 kisi var miydi 7. haftadan önce "bu kadroyla total futbol oynanmaz" diyen.
Terim Derwall'den nerde, ne zaman ders almis? Meydani bos sanip atip tutmayin. Derwall'in Galatasaray macerasi 87'de bitti, terim 85'de jübile yapti. Teknik direktör olarak Terim'in Derwall'i görmüslügü bile yok, ne ögrenmesi?