Geleneksel Beyin Fırtınası-31 l Evrenin Yaratılışı ve Big Bang - Sayfa 4 | GSCimbom - En İyi Galatasaray Taraftar Portalı ve Forumu

Geleneksel Beyin Fırtınası-31 l Evrenin Yaratılışı ve Big Bang


Cevap: Geleneksel Beyin Fırtınası-31 l Evrenin Yaratılışı ve Big Bang



;););)







Kur'ân-ı Kerim'de "Biz kâinatı altı günde yarattık." deniyor. Allah'ın bir günde yaratmaya gücü yetmiyor mu diyorlar. Bunu nasıl izah edeceğiz?

Kur'ân-ı Kerim'de göklerin ve yerin altı günde yaratıldığıyla alâkalı âyetler vardır.[SUP][1][/SUP] Bununla birlikte bir yerde semaların iki günde,[SUP][2][/SUP] başka bir yerde ise küre-i arzın dört günde yaratıldığı[SUP][3][/SUP] anlatılmaktadır. Bundan, sistemler içinde, sistemlerin tâbi bulundukları, kendi zamanlarına göre bir yaratılış keyfiyeti söz konusu olduğu anlaşılmaktadır. Yani izafi zaman anlayışı içinde her yaratılan şey, hangi zaman ölçüsüne tâbi ise, tâbi bulunduğu zaman ölçüsü içinde kaç günde yaratıldığı anlatılmaktadır.

Küre-i arz, semalara nispet edildiği zaman ağırlığı, çapı ve hacmi itibarıyla değil, değeri ve kıymeti itibarıyla çok büyüktür. Çünkü o, Hz. Muhammed'e (aleyhisselâtu vesselâm) ve kâinatın semeresi olan beşere beşik olmuştur. O, bir kalb mahiyetinde her zaman sine-i kâinatta atıp durmaktadır. Ancak hacmi ve cirmi itibarıyla küre-i arz oldukça küçüktür. Bu küreciğin günleri de ona göre küçüktür. Meselâ geçmişte dünyanın bir günü belki 18-19 saatti. Şimdi ise 24 saattir. Yani Dünya eskiye nazaran daha da ağırlaşmış ve Güneş'in etrafındaki dönüşü de o kadar yavaşlamıştır. İhtimal ileride günlerin boyu 30-40 saat olacaktır, bilemiyoruz.. ihtimal kendi zaman anlayışımızla semalara yükseldiğimiz zaman orada durumu çok değişik görmek mümkün olacaktır.

Allah, mezkur âyetlerde, semalar dediği Samanyolu, onun verâsında başka büyük sistemlerin hareketlerini ve kendilerine göre bir devir yapıp bir gün meydana getirmelerini anlatıyorsa, semalar için ayrılan iki gün belki trilyon sene demektir. Çünkü her şeyin zamanı kendine göre olur. Herhâlde Ay'a, Zühre'ye (Venüs) veya Merih'e gidildiği zaman, orada dünyada kullandığımız saati kullanamayız. Belki oranın arz (enlem) ve tûluna (boylam), dönüşüne ve güneşle münasebetine göre bir saat icat etmek gerekecek.

Bundan da anlaşılmaktadır ki, zamanımızı gösteren saat de esas itibarıyla zamanımız gibi izafidir. "Bir gün, şu kadar saattir." diyerek hakkında herhangi bir şey söyleyemeyiz. Öyleyse -Allahu a'lem- Allah Teâlâ, küre-i arz ve Güneş Sistemi'ni, onların tâbi bulunduğu zaman ölçüsü ve zaman prensipleri içinde dört günde yaratmıştır. Gökleri, göklerin tâbi bulunduğu zaman prensibi ve zaman ölçüleri içinde iki günde yaratmıştır. Ama bu öylesine iki gündür ki, küre-i arzın milyar defa milyarlarca günü ona nispeten bir saniye sayılır.

Bunları meselenin esasına vukuf için bir mukaddime mahiyetinde arz etmeye çalıştım.

İzafi olan zaman meselesini kavramak için Kur'ân'a bakmakta fayda var. Meselâ Yâsîn sûresinde Allah kameri, günleri tanzim ederken Ay'ın, daha sonra ise Güneş'in harekatını anlatmakta ve bunlarla, bizim için bir gün ve bir ayla alâkalı zaman ölçüsü vermektedir.[SUP][4][/SUP] Meleklerin semalara doğru urûcunun anlatıldığı başka bir âyette ise, "Rabbinizin ölçüsüyle bir gün sizin hesabınıza göre bin sene gibidir." denilmektedir.[SUP][5][/SUP] Başka bir âyet-i kerimede ise, "Melekler ve Ruh, O'nun Arş'ına; miktarı elli bin sene olan bir günde yükselirler."[SUP][6][/SUP] buyrulmaktadır. Buradan nezd-i ulûhiyette sabit bir zaman ölçüsü olmadığı anlaşılmaktadır. Kâinatı bir saat gibi kuran ve çalıştıran Allah, hangi dairenin kaç saatte, kaç günde, kaç ayda, kaç senede ve kaç milyon senede devrini tamamlayacağını bilmektedir. Dolayısıyla Güneş'te ayrı, Samanyolu'nda ayrı, Herkül burcunda ayrı, küre-i arzda da ayrı bir saat kullanmaktadır. Zaman mevzuunda meseleyi bu şekilde anlamamız zannediyorum muvafık olacaktır.

Altı gün meselesine gelince; bununla -Allahu a'lem- değişik devirler anlatılmaktadır. Bu büyük zaman parçaları içinde Cenâb-ı Hak, iki devirde semaları, dört devirde ise küre-i arzı yaratmıştır. Kur'ân'da bir yerde önce semaların daha sonra arzın, başka bir yerde ise önce arzın daha sonra semaların yaratıldığı şeklinde bir mânâ da söz konusudur. Büyük tefsirci, tahkikçi ve mudakkik âlimlerimiz bunun telifini yapmışlardır.

Bir yönüyle semaların bir mânâda teşekkülü ve meydana gelmesi daha evveldir. Küre-i arzın onlardan kopması ve ayrılması daha sonradır. Ardından küre-i arz hayata müsait hale getirilmiş ve dördüncü derecede semaların tesviyesi olmuştur. Yani mesele, bir taraftan semalardan başlayıp âdeta bir kavis çizer gibi gidip yine semalarda bitivermiştir. Cenâb-ı Hak, âyet-i kerimede, yeryüzünde bulunan şeyleri yarattıktan sonra, "Sonra iradesini semaya tevcih buyurdu."[SUP][7][/SUP] ferman etmektedir. Bundan da anlaşılmaktadır ki, Allah, küre-i arz ve semavatı, hususiyle küre-i arzın bağlı bulunduğu Güneş sistemini -eğer bu birinci kat sema ise bu semayı- tanzim meselesini beraber yapmıştır. Belki bütün bunlar aynı zaman içinde yaratılmıştır.

Şimdi de Cenâb-ı Hakk'ın kâinatı bir anda değil de altı günde yaratması meselesine gelelim. Her şeyden önce yaratmanın mânâsını bilmek icap eder. Arapçada "halk" kelimesi, Türkçemizdeki yaratmanın karşılığıdır. Halk, bir şeyin temel maddelerini, materyalini, zerrat-ı asliyesini ve sonra da terkibini yaratmak demektir. Meselâ birisi, "Falan adam bir heykel yarattı." derse lügat bakımından yanlış bir şey söylemiş olur. Çünkü yaratma sözü, Arapça'daki "halk"ın karşılığıdır. Bu mânâda, bir kişi, bir şeyin temel maddelerini yapıyorsa, hiçten ve yoktan temel unsurlarını var edebiliyor, sonra bunları bir araya getiriyorsa, o "yarattım" diyebilir. Aksi takdirde temel maddeler ve unsurlar ona ait değilse ve onun tezgâhında nescedilmiyorsa, bu işe "yarattım" denemez. Böyle bir insana "münşi", fevkalâde bir şey yapıyorsa "mübdi" denebilir; ama hiçbir zaman "hâlık" denemez. Hâlık, Allah'ın ismidir ve bu isim Allah'a hastır.

Allah'ın çeşit çeşit yaratmaları vardır. O, bir şeyi temel unsurlarıyla yaratır veya yarattığı şeyleri ibda ve inşa tarikiyle yapar. Allah'ın bu ikinci derecede yaptığı şey devam etmektedir. Nitekim, "Külle yevmin hüve fi şe'n"[SUP][8][/SUP] âyeti bu hakikati dile getirmektedir. Allah, her an yaratmaktadır. Her an güneşte yeni bir keyfiyet meydana getirmektedir. Her saniye onda 564 milyon ton hidrojeni helyuma döndürmektedir. Bundan her saniye şu kadar ton itlâf etmektedir. Her saniye, pek çok küre üzerinde ışık, bu ışıklara müekkel bir sürü melâike yaratmaktadır. Her saniye, sistemleri ayrı bir görünüme ve tezahüre mazhar etmektedir. Buradan anlaşılmaktadır ki, "Fa'âlün limâ yürîd" olan Allah, daima faal ve hallâktır.[SUP][9][/SUP]

Yani O, yaratma işini bitirmiş ve bunları kanunlara, sistemlere ve tabiattaki prensiplere terk etmiş değildir. Allah, baştan yaratmıştır, her an yaratıyor ve yaratmaya da devam etmektedir.. evet bu meseleyi de yanlış anlamamak icap eder.

Bunları ifade ettikten sonra şimdi Cenâb-ı Hakk'ın kâinatı bir anda değil de altı günde yaratması meselesini maddeler hâlinde izah etmeye çalışalım:

1) Allah, kâinatta cereyan eden hâdiseleri esbabı perde yaparak yaratmaktadır. Âlem-i şehadete müteallik her mesele, her tekevvün bir perde iktiranıyla cereyan etmektedir. Ayların, güneşlerin, sistemlerin, küre-i arz ve içindekilerin var olmaları, varlıklarını devam ettirmeleri, şehadet âlemine ait hususlardır ve bunların hepsinde de sebepler birer perde olarak vaz'edilmişlerdir.

Evet, sebepler Allah'ın icraatına ince bir perdedir. Meselâ bu âleme taalluk ettiği için Cenâb-ı Hak, isterse hiçbir zamana tâbi tutmadan güneşin içindeki bu infilakları -biraz evvel rakamını arz ettiğim- hidrojenin helyuma dönmesi meselesini bu zaman parçası içinde değil de daha kısa bir zaman içinde yapar. Ancak esbap dairesinde şu kadar güce sahip olan ve şu kadar merkezî bir çekime sahip bulunan, şu kadar merkezkaç durumu olan bir şeyde şu kadar hidrojen, şu kadar helyuma dönecektir şeklinde bazı prensipler vaz'edilmiştir. Şayet Allah bu kanunları vaz'etmeseydi, yani sebepleri icraatına perde olarak yaratmasaydı, hiçbir şey sabit kalmayacak ve ilimler meydana gelemeyecekti. Uzmanları, kimyada infilakların nasıl olduğunu çok iyi bilirler. Meselâ diyelim ki bir atom bombası patlatılacak; uranyumu ateşlendi ve birdenbire infilak meydana geldi. Mikron hesaplarıyla dahi olsa belli zaman parçası içinde bu infilakların nasıl meydana geldiği ve nasıl bir seyir takip ettiği çok iyi bilinmektedir. Meselâ mikron hesaplarıyla bir âşirenin şu kadar parçasında şu kadar zincirleme reaksiyon oldu denilir ki bu bir ilmî hakikattir. Eğer böyle sabit prensipler olmasaydı ne atom bombası patlatılabilir, ne de uranyumun hakkından gelinebilinirdi.

İşte bu ve benzeri sabit kanunlar sayesindedir ki, fiziğin, kimyanın, atom fiziğinin, astronominin sabit birer hakikat olduğundan bahsedilebilmekte ve onlarla sabit sonuçlara varılabilmektedir.

Bunun aksini düşünelim. Allah'ın (celle celâluhu) muttarıt âdet-i sübhâniyesi olmasın da, "Ben şu semaları yıktım" desin, onlar da hemen yıkılsın, "Yaptım" desin yapılsın, "Küre-i arz, şu şekle girsin" desin o da girsin; insanlar muttarıt hiçbir kanun ve prensibe bağlı olmayan bu gelmeler-gitmeler, medler-cezirler karşısında bir hayret ve hayranlık yaşasalar da ilmî hiçbir tespitte bulunamayacak ve varlıkla alâkalı sabit hiçbir şey söyleyemeyeceklerdir. Bu kadar seri ve herhangi bir prensibe bağlı olmayan, sadece Allah'ın ihtiyarını gösteren bu kabîl ahvalden ilmî kanunlar ve kıstaslar çıkarmak da mümkün değildir. Binaenaleyh âlem-i şehadette -tasavvufî ifadesiyle- âlem-i kevn ü fesadda değişip duran her şey, esbap perdesine bağlı cereyan etmektedir.

Allah izzet ve azametine perde yaptığı bu esbabı daha ilk hilkatte vaz'etmiştir. İnsan, bu prensiplere tutunarak küre-i arzın ve güneşlerin ne zaman yaratıldığı hakikatine gidebilir. Meselâ, "Güneş beş milyar seneden beri yaşıyor; takriben beş milyar sene daha yaşayabilir." diyebilir. Aksine birdenbire ânî ve def'î oluşlarda bu sonuca varmak ve bir şey söylemek mümkün değildir. Makro âlemde bu mevzu ile alâkalı bir şey söyleyemeyeceğimiz gibi mikro âlemde de bir şey söyleyemeyiz. Evet değişik laboratuvarlarınız size sabit bir şey söyleyemeyecek; mikroskoplarınız da, teleskoplarınız da sizde sadece şaşkınlık hâsıl edecektir. Bir hücrenin içindeki infilakları anlayamayacaksınız. DNA ve RNA'nın çevirdiği o harika işleri kavrayamayacaksınız; evet işte bütün bunları Allah'ın her şeyi esbap perdesi içinde vaz'etmesine borçluyuz.

2) Allah (celle celâluhu), yapacağı her şeyi mehille yapar ve bununla insana ders verir. O'nun icraatında her şey belli bir seyir takip ederek kemale yürür. Tedricîdir pek çok icraat-ı ilâhî.. yerde, gökte ve canlı-cansız bütün varlıkta.

Düşünün ki, bir çocuk, hemen büyüyüp kemale ermez; büyüyüp gelişmesi zamana vâbestedir. İnsanların fikrî, ruhî tekâmülü de öyledir. Şimdi kalkar da, maddî-mânevî insanları birden kemale erdirelim diye onlara müdahalede bulunacak olursanız onları öldürürsünüz. Nasıl ki, fizyolojik bir yapı üzerinde birkaç mutasyon tesiri yapabilecek bir müdahale canlıyı öldürür; öyle de insanda küllî bir değişmeye sebebiyet verebilecek haricî karışmalar da, değişme temini şöyle dursun onu öldürür. Aslında, insanlar hem iç âlemleri hem de dış yapıları itibarıyla bir seyir takip ederek kemale, olgunlaşmaya doğru gitmektedirler. İşte Allah, kâinatı yaratmasında acele etmeden, âheste âheste, sebep-sonuç münasebetlerine dikkat çekerek bizi de müteenni davranmaya irşad etmekte ve bizden ahlâk-i âliye-i ilâhiye ile ahlâklanıp, o çizgide hareket etmemizi istemektedir. Yol bu, devran bu, şu koca nizam da ona göre tanzim edilmiştir.

Bu itibarla da zannediyorum ancak böyle hareket edildiği takdirde matluba vâsıl olunacaktır. Meselâ, topyekün bir milletin fertlerinin mütedeyyin olmasını ve kalblerinin imanla dolup taşmasını arzu edebiliriz. Ne var ki bunun hemen bir iki günde gerçekleşmesi âdet-i ilâhiye açısından mümkün değildir. İnsanlık tarihinde işleri en seri yapan Efendimiz, yirmi üç senelik nübüvvet hayatıyla ancak yüz bin tane nâr-ı beyzânın yetişmesine vesile olmuştur. Devletler karşısında devlet hüviyetiyle görünüşüne gelince bu, ancak çok daha sonraki devirlerde kendisini göstermiştir. Her şey âheste âheste, kendine has seyirle oluvermiştir. Evet, Allah (celle celâluhu), icraatıyla işte bize bunu göstermektedir.

3) Allah'ın en küçük âlemi yaratmasında kendi azamet ve ulûhiyetinin görünmesi bakımından ayrı bir husus, insanın, meleğin, kâinatların, sistemlerin ve nebülozların yaratılmasında ayrı bir husus vardır. Her varlık yaratılırken, Cenâb-ı Hakk'ın isimlerini, sıfatlarını, şe'n-i Rubûbiyetini ve zâtını gösteren bir ayna mahiyetinde yaratılır. Allah, bir sanatkâr gibi, o aynaya baktığı zaman onda kendi icraatını görür. Allah'ın kendinde atom yapma şe'ni vardır. Atomu yapar, atom yaptığını seyreder. Aynı zamanda O'nun, atomları terkip edip moleküller yapma şe'ni vardır. Allah, atomlardan da molekülleri yapar, onu seyreder. Allah'ın kendi zâtında -tabir caizse- öyle bir kabiliyet vardır ki, biz bunu Allah'a isnat ederken ona "şe'n" diyoruz. Bu da ancak o büyük nebülözlerin, ateş parçalarının mâyi hâlinde gazların dönüşünün meydana gelmesiyle ona ait azamet ve ulûhiyeti gösterir. Meselâ trilyonlarca sene bu sistemlerin şu şekl-i hâzıra gelebilmesi için takip ettiği bir yol vardır. İşte bu yolda Allah, daima zât, sıfât ve esmâsına ait ayrı ayrı mânâları müşâhede etmiştir.

Bu husus çok derin bir ulûhiyet hakikatidir ama dikkat ederseniz bunda kalbinizi işba edebilecek şeyler bulabilirsiniz. Nasıl ki insanın yaratılmasında ahsen-i takvîm sırrına mazhar olan bu varlık ona ait bir kısım hakikatleri gösteriyor, ona cami bir ayna oluyor, bir fihrist gibi bütün kâinattaki hakikatleri nazara sunuyor, öyle de o kitabın büyük sayfaları, satırları ve cümleleri diyebileceğimiz büyük sistem ve galaksilerin yaratılması da, Allah'ın azamet ve ulûhiyetine ait ayrı mânâları ifade etmektedir ki, bir vakit onlar görüldüğü gibi sonra da bunlar görülecektir.

4) Kâinat, bir ağaç hâlinde meydana gelmiştir. Ağaç biter, büyür, sonra meyve verir. Meyve gaye sayılmaz; belki meyvenin gaye olması Allah'a göredir, bize göre gaye değil. Bize göre semere, bizim istifademize baktığı için faydalıdır. Hâlbuki o ağacın her döneminde Allah'a bakan yönleri vardır ki, onlar, meyvenin bize baktığı gibi Allah'a bakarlar. Veya bizim meyveye baktığımız gibi Allah her dönemde o ağaca bakar. Meyve bizim için nasıl mühimdir, zira ondan istifade ediyoruz; azametle ulûhiyetini göstermesi bakımından, bir tohumun rüşeymini çıkarması, rüşeymin dal budak salması, sonra bir filiz hâline gelmesi, ağaç olması, meyve verinceye kadar geçireceği bütün safhalar Allah nazarında işte o kadar mühimdir.

Hulâsa-i kelâm, bir şeyin insana bakan gayesi ve hikmeti bir ise, Hâlık'a bakan yönleri bindir. Allah (celle celâluhu), eşyayı kendi ulûhiyet ve rubûbiyetinin tezahürü için yaratmıştır. Fakat Hakîm olan Allah, bu arada bin türlü iş de yapmıştır. Bunlardan bir tanesi de bizim maslahatlarımıza, bizim için fayda sayacağımız şeylere bakmaktadır. İşte bunun için Cenâb-ı Hak kâinatı ânî ve def'î yaratmamış, altı ilâhî günde yaratmıştır denebilir.

[1] Bkz.: A'raf sûresi, 7/54; Yunus sûresi, 10/3; Hûd sûresi, 11/7; Furkân sûresi, 25/59; Secde sûresi, 32/4; Kaf sûresi, 50/38; Hadid sûresi, 57/4

[2] Bkz.: Fussilet sûresi, 41/12

[3] Bkz.: Fussilet sûresi, 41/10; başka bir yerde de küre-i arzın iki günde yaratıldığı ifade ediliyor ki, o da Fussilet sûresi, 41/9'dadır

[4] Bkz.: Yâsin sûresi, 36/39-40

[5] Bkz.: Hac sûresi, 22/47

[6] Meâric sûresi, 70/4

[7] Bakara sûresi, 2/29

[8] "O, her an yeni tecellîlerle iş başındadır." (Rahmân sûresi, 55/29)

[9] "O her vakit ayrı bir tecellî ile ayrı bir iştedir." Bkz.: Hûd sûresi, 11/107





kaynak. fgülen hoca efendi :Z18:
 
Cevap: Geleneksel Beyin Fırtınası-31 l Evrenin Yaratılışı ve Big Bang



Varılan sonuç "tanrı bigbangi yaratmadı, bigbang tanrıyı yarattı" sonucu ise Tanrının varlığını kabul etmiş o zaman bilim :tiphat:

Allahım bu nasıl gericiliktir, nasıl bir ortaçağ kafasıdır, nasıl engizisyon, nasıl adalet ulan:allecto:



Tartismayi iyi okusan bøyle bir cevap yazmazdin. Birakin artik sunlari. Orda hersey ve o cevabin niye geldigi yaziyor. Tanri zamandan falan bagimsizdir derler fakat bilim bunu demiyor ( bazi bilim adamlari diyebilir ) ve bazi bilim adamlari Tanri varsa bile big bangten sonra olustu diyor. Orda agir basan durum zaman ile alakali idi. Yani big bangi Tanri'nin yaratmadigi ile alakali varsa bile ki burda metafor yapiyorlar birsekilde big bang sonrasi diyerek big bang ve Tanri arasindaki bagi kesiyor bazi bilim adamlari. Bir sekilde metafor anlatimi o bazi bilim adamlarinin. Geneli inancsiz tabi bu bilim adamlarinin.



Ekstra alttaki mesaja cevap. Zaten benim sorunum da o . Bilim birseyi aciklayamazsa cevap iste Tanri'nin varliginin ispati oluyor. Bu sekilde gidilirse ikisi de karsi karsiya gelir. Bilim Tanri varligini ispat etmek icin yapilmadigi gibi Tanri yoklugunu ispat etmek icin de yapilmiyor. Evrenin yaratilisi ve big bang iste Tanri evreni yaratti gibi ikisi arasinda bilimsel bag kurmaya calisilirsa problem cikar. Yoksa Tanri evreni yaratti inananlara gøre. Bunu herkes biliyor inanan ya da inanmayan.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Cevap: Geleneksel Beyin Fırtınası-31 l Evrenin Yaratılışı ve Big Bang



Tartismayi iyi okusan bøyle bir cevap yazmazdin. Birakin artik sunlari. Orda hersey ve o cevabin niye geldigi yaziyor. Tanri zamandan falan bagimsizdir derler fakat bilim bunu demiyor ( bazi bilim adamlari diyebilir ) ve bazi bilim adamlari Tanri varsa bile big bangten sonra olustu diyor. Orda agir basan durum zaman ile alakali idi. Yani big bangi Tanri'nin yaratmadigi ile alakali varsa bile ki burda metafor yapiyorlar birsekilde big bang sonrasi diyerek big bang ve Tanri arasindaki bagi kesiyor bazi bilim adamlari. Bir sekilde metafor anlatimi o bazi bilim adamlarinin. Geneli inancsiz tabi bu bilim adamlarinin.



Ekstra alttaki mesaja cevap. Zaten benim sorunum da o . Bilim birseyi aciklayamazsa cevap iste Tanri'nin varliginin ispati oluyor. Bu sekilde gidilirse ikisi de karsi karsiya gelir. Bilim Tanri varligini ispat etmek icin yapilmadigi gibi Tanri yoklugunu ispat etmek icin de yapilmiyor. Evrenin yaratilisi ve big bang iste Tanri evreni yaratti gibi ikisi arasinda bilimsel bag kurmaya calisilirsa problem cikar. Yoksa Tanri evreni yaratti inananlara gøre. Bunu herkes biliyor inanan ya da inanmayan.



Bazı bilim adamlarına sor bakalım...

Bing Bang'in oluşmasını kim sağladı...

Cevap verebilecek en akıllı kişi en cahilimizden daha cahildir...;)
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Cevap: Geleneksel Beyin Fırtınası-31 l Evrenin Yaratılışı ve Big Bang



Bazı bilim adamlarına sor bakalım...

Bing Bang'in oluşmasını kim sağladı...

Cevap verebilecek en akıllı kişi en cahilimizden daha cahildir...;)



M teorisi hakkinda bilgin var mi ? Membranlar carpisti diyorlar. Simdiki soru onlari kim carpistirdi mi olacak. Alemdar anlat bana su big bangi ya. Hic bir yerden alintilama yapmadan su anda bugune kadar arastirdiklarin uzerinden anlatsana big bangi. Tekillik hiclik evren yoktan varoldu iste big bang Tanri yaratti. Var mi bundan baska aciklaman. Mesala Tanri ilk evreni yarattiginda neler oldu ? Yercekimi dalgalarinin kayboldugu bulunursa Cern'de neler olacak? Higgs parcacigini bulamazlarsa Cern'de big bang ne kadar yara alacak teori olarak sence? Bunlari da anlat ya . Ciddi diyorum. En cahili en salaklari onlar ya anlat bana su big bangi su hiclikten sifirdan dogdu patlama ani Tanri evreni yaratti iste o zamanin disinda neler anlatacaksin merak ediyorum. Isimize gelirse kral bilim adamlari isimize gelirse cahil.

Einstein inanir Tanri'ya kocaman bir alkis yasa Einstein fakat Einstein dinlerin hicbirine inanmaz hatta øteki dunyaya falan da inanmaz kahrolsun Einstein cahil insan. Hawking ilk baslarda Tanri vardi derken surekli ondan alinti yapiyordu inanclilar cok buyuk bilim adami idi o zaman ? Sonra Hawking Tanri yok dedi cahil oldu.

Bilime yaklasim bu. Bilim adamlari cahil. Fakat inanan bilim adamlari cahil degil degil mi. Tanri var ya da yok demeleri uzerinden cahil ilan ediyoruz. Ohhh ne guzel dunya.

Ya zaten bu da son. Bundan sonra ne tartisilirsa tartisilsin Tanri hakkinda. Big bang esittir Tanri yaratti falan istenildigi kadar tartisilsin. Bøyle tartisma mi olur ya onlar cahil ya da onlar salak.
 
Cevap: Geleneksel Beyin Fırtınası-31 l Evrenin Yaratılışı ve Big Bang



Şimdi Selen güzel bir konuya değinmişsin. Ama daha önceden onunla ilgili fikirlerimi belirttim. Tanrı kuralı derken hangi zamanın kuralı demek isteniyor? Tanrı o zamanki yaşam biçiminin doğru olmadığını insanlara öğretmek için bir takım yaşam felsefesi geliştirmiş ve insanlara bunu tavsiye etmiştir bence. Ama insanlığın konumu o zamandan bu zamana kadar çok yer değiştirdi. İnsanlık ileri gitti demiyorum, tekrar altını çiziyorum; yer değiştirdi. -Tabi bu benim düşüncem ama Batı'ya göre insanlık çok ilerledi.- İnsanlık önceden kendi kendini yönetmeyi tam olarak beceremiyordu. Örneğin globalleşmek belki de bu açıdan en önemli mesafeleri atmamıza yaramıştır. Çünkü fikirlerin ilerlemesini ve çoğalmasını kolaylaştırmıştır. Neyse şimdi anlayacaksın... -Olaya Batı'nın gözünden bakalım-



Şu anda insanların geliştirdiği bir takım; ahlaki-sosyal-felsefi-psikoloji-ideoloji-hukuk vs. kavram biçimleri vardır değil mi?

Kabul etmek gerekir ki Avrupa'da din egemenliğini kaybedeli yaklaşık 500 yıl oldu. Din ve Tanrı kuralları rafa kaldırıldı, reformistler yeni bir bakış açısıyla bir nevi bu tür kavramlar bir kurum ekseninden yani dinden arındırdı. Diğer isimle Batı, insan mantığının yolundan gitmeyi tercih etti. Bu aslında ateizm hüküm sürüyor anlamını taşımıyor ama bu kadar baskı da artık gelişmek isteyen insan mantığının yakasına resmen yapışmış gibiydi. Tanrı kuralları bir noktada kilitlenip kalmışken; şartlar gelişiyor, dünya değişiyor, insan aklı artık beceri kazanıyordu. Yüzyıllardır Kilise gibi bir takım şeylerle insanlık organize edilirken, insan artık kendi başına bunu becerebilme yeteneğini kazanmıştı. Bundan sonra da bu şekilde ilerleyecektir. İnsan mantığının sınırları belli değil, yeniden Tanrı kurallarına ihtiyaç duyulacağını düşünmüyorum. Globalleşmeden kastım da dediğim gibi bu tür şeylerin yayılmasını daha da kolaylaştırmıştır. Eskimiş sistemler sarsıntıya uğramış ve bir çok düşünce yapısına ister istemez karışmıştır.



Tamam, tahmin ediyorum. Senin şu anki sistemi pek de benimsediğini düşünmüyorum. Ama kabul etmelisin ki şu anki sistem her eleştiriden sonra kendini yenileyebilmektedir. Çünkü o sistem senindir, sensindir. Kendi mantığınla kontrol edebiliyorsun, sosyal kurallarını belirliyorsun, hukuk kuralları var, devlet kuralları var, var oğlu var. Bunlar tamamen senin kontrolünde... Tabi dinden ve gelenekten de yararlanıyorsun ama istemediğin zamanda yararlanmazsın, zorunluluk yok. Batı'nın bu sisteminin tutmasının asıl sebebi budur. Batı'yı sanal bir Tanrı'ya dönüştürdüğün için bunları diyorum. Kesinlikle dayatma yok ama senin gibi düşünmeyen bir sürü insan var.



Aynı şekilde İran'da ister istemez kendi gücünü fark edecek ve Avrupa'nın 500 yıl önce dönüştüğü sisteme dönecek gibi görünüyor, dediğin gibi Amerika oyunları ile değil, kendi kendine...



Bu işin ekonomisine, yani Batı'nın ekonomisine girmeyeceğim ama şunu söylemeliyim ki; ne yazık ki kapitalizmden iyi bir ekonomi modeli şu anda yok, olsa bile geliştirilmesi mümkün değil.
 
Cevap: Geleneksel Beyin Fırtınası-31 l Evrenin Yaratılışı ve Big Bang



Harbiden, şu big bang olayını kapatın arkadaşlar. :) Evrenin oluşumunu çözecek dehaya aramızda kimse sahip değil, kaç kez tartıştık. :) Deha dememin sebebi ortada ciddi bir somut bilgi eksikliği var. Yani nasıl oluştuğuna dair, görmeden, bilmeden saf dogmalarla yahut dini terimlerle cevap vermenin manası yok. Adam inanmıyor; sen din diyorsun, bilgi de yok; eee ne gereği var şimdi?
 
Cevap: Geleneksel Beyin Fırtınası-31 l Evrenin Yaratılışı ve Big Bang



Harbiden, şu big bang olayını kapatın arkadaşlar. :) Evrenin oluşumunu çözecek dehaya aramızda kimse sahip değil, kaç kez tartıştık. :) Deha dememin sebebi ortada ciddi bir somut bilgi eksikliği var. Yani nasıl oluştuğuna dair, görmeden, bilmeden saf dogmalarla yahut dini terimlerle cevap vermenin manası yok. Adam inanmıyor; sen din diyorsun, bilgi de yok; eee ne gereği var şimdi?



Aynı şeyi ilk sayfada dedim :)
 
Cevap: Geleneksel Beyin Fırtınası-31 l Evrenin Yaratılışı ve Big Bang



big bang diye bişey yok tur olamazda



amaaa olabilirde

şimdi meseleyi bu durum muhaceresinde ele alıcak olursak

aklıma süt kardeşler filmi geldi bak şimdi gulyabani olayına dönücek bu

20.yüzyılın türkiyesinde tartıştığımız şeylere bak yıl olmuş 2011 yok bigbang yok zat zut bunlar bir takım uydurma laflar nerde ayştayn şimdi hani?? nerde en baba bilim adamları hepsi çürüdü gitti işte dünyayı kainatı felan insan beyninin yetmiceği şeylerle sorgulamak sınamak felan ne kadar boş işler bunlar böyle geçen zamana yazık cidden acıyorum doğrusu
 
Cevap: Geleneksel Beyin Fırtınası-31 l Evrenin Yaratılışı ve Big Bang



M teorisi hakkinda bilgin var mi ? Membranlar carpisti diyorlar. Simdiki soru onlari kim carpistirdi mi olacak. Alemdar anlat bana su big bangi ya. Hic bir yerden alintilama yapmadan su anda bugune kadar arastirdiklarin uzerinden anlatsana big bangi. Tekillik hiclik evren yoktan varoldu iste big bang Tanri yaratti. Var mi bundan baska aciklaman. Mesala Tanri ilk evreni yarattiginda neler oldu ? Yercekimi dalgalarinin kayboldugu bulunursa Cern'de neler olacak? Higgs parcacigini bulamazlarsa Cern'de big bang ne kadar yara alacak teori olarak sence? Bunlari da anlat ya . Ciddi diyorum. En cahili en salaklari onlar ya anlat bana su big bangi su hiclikten sifirdan dogdu patlama ani Tanri evreni yaratti iste o zamanin disinda neler anlatacaksin merak ediyorum. Isimize gelirse kral bilim adamlari isimize gelirse cahil.

Einstein inanir Tanri'ya kocaman bir alkis yasa Einstein fakat Einstein dinlerin hicbirine inanmaz hatta øteki dunyaya falan da inanmaz kahrolsun Einstein cahil insan. Hawking ilk baslarda Tanri vardi derken surekli ondan alinti yapiyordu inanclilar cok buyuk bilim adami idi o zaman ? Sonra Hawking Tanri yok dedi cahil oldu.

Bilime yaklasim bu. Bilim adamlari cahil. Fakat inanan bilim adamlari cahil degil degil mi. Tanri var ya da yok demeleri uzerinden cahil ilan ediyoruz. Ohhh ne guzel dunya.

Ya zaten bu da son. Bundan sonra ne tartisilirsa tartisilsin Tanri hakkinda. Big bang esittir Tanri yaratti falan istenildigi kadar tartisilsin. Bøyle tartisma mi olur ya onlar cahil ya da onlar salak.



Membranlar nasıl çarpışmış...?

O membranları yaratan ne...
 
Cevap: Geleneksel Beyin Fırtınası-31 l Evrenin Yaratılışı ve Big Bang



Big Bang sadece Gta Vice City'de olur diyip, ortamı sakinleştireyim biraz.:Z18:
 
Cevap: Geleneksel Beyin Fırtınası-31 l Evrenin Yaratılışı ve Big Bang



Sen ve senin gibilere Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretleri...

Mağrifetname birinci cild'de gereken cevabı vermiş...:)

Hadis-Tefsir gibi olaylara girmeden direk söylüyorum...



Bing-Bang'i kanıtlayan...

Bing-Bang'den arta kalan Radyasyon oranı...

Radyasyon'un Uzay'daki değeri...

1979 yılında bunun ölçümünü yaptılar ve Radyasyon oranı uzayın her noktasında aynı çıktı...:)

Şimdi sadece Güneş Sistem'i diyip geçiceksin...

Ama Voyager Uzayı aracı ile Güneş sistemi dışında da aynı radyasyon oranı sonucu verdi...:)



Bilimsel mevzularda epey bilim adamı dinledim...

Epey teoriyi okudum izledim...

Dün Big-Bang'i red etmeye çalışan Materyalizm'in önde gidenlerinden bir çoğu bugün Bing-Bang'i kabul etmişlerdir...;)



En nihayetinde Hakikatler birgün ortaya çıkar...

Sen ne kadar inkar etsende gerçek tek ve değişmezdir...





Tesadüfi olduğu idda edilen Dünya'da bir çok şey tesadüf olabilirde...

Herşey tesadüf olamaz...

Mantık-Bilim ilede izah edilemez...

Sen Anan Baban olmasa Tesadüfi olarak Dünya'ya nasıl geldiğini bana açıkla ondan sonra ben sana big-bang'i bir güzel açıklarım...;)
 
Tanrı parçacığı denilen şey Ketm-i Adem'dir...

Diğer isimleri ile Nur-i Muhammed,Levh-i Mahfuz yada Cevher-i Azar'dır...;)
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Cevap: Geleneksel Beyin Fırtınası-31 l Evrenin Yaratılışı ve Big Bang



Yazdiklarinda su ikinci paragrafa insan aklinin øzgurlesmesi diyorlar. Kilise egemenligi yukselen burjuvazi ilk basta humanizmin dogusu sonrasinda Reform Rønasans Ingiliz devrimi vs. vs. o noktalari izleyip gunumuze kadar geliyor. Zaten sorun da bu. Burjuvazi yeni ahlak kurallari yeni bir yapilanma ile geliyor. Ki Fransiz devriminde mesala birisi vardi ismini unuttum. 3. sinif diyor hersey fakat hicbir haklari yok diyor. 3. sinif dedigi burjuvazi. Digerleri aristokratlar ve din adamlari. Ki bir sekilde sistemi de kontrol ediyorlardi mahkemeler, ruhani yasantiyi oldugu kadar dunyayi da kontrol etme vs. vs. Fakat burda temel bir ayrim var. Hristiyanlik ne kadar etkili olursa olsun o toplumlar da bir de kamu alani vardi. Mesala Sezar'in hakkini Sezar'a kilisenin hakkini kiliseye verin søylemi. Bu durum pratikte de yasaniyor.



Islam toplumu cok farkli bu konuda. Mesala cami ve kilise kelimesi benzer anlamlar uyandirmaz bizde. Kilise orda bir otoriteyi de temsil eder. Fakat cami bir otoriteden daha cok ibadet edilen bir yer anlaminda kullanilir. Mesala ruhban sinifi var Hristiyanlikta fakat Islam toplumlarinda yok. Ulema var denilebilir fakat ulema ile ruhban sinifi daha farkli .



Zaten Avrupa toplumu icin uc temel var. Birisi Hristiyanlik digeri Antik Greek kulturu digeri de Roma hukuku. Bu 3 temel uzerinden yukseliyor ki Roma hukukunda var bir kamu hukuku. Aslinda 1100 lu yillara kadar falan gidiyor Bati'da dini otorite disinda insanlarin kendileri icin otorite kurmalari. Mesala ilk sehirlerde falan komun hayati basliyor sehirlerdeki yønetimler icin søz sahibi falan oluyorlar kisitli da olsa bazi bølgelerde secimler falan yapiliyor. Fakat bu surecin hepsi burjuvazi ile yakindan alakali. Ekonomik gucu ele gecirince siyasi gucu de aliyorlar ki alacaklardi zaten er ya da gec.



Avrupa farkli isliyor. Dogu'da surec cok daha farkli. Insan aklinin øzgurlesmesi dersek metafor anlamda Bati'daki gibi dini kurallarin disina cikmalari bu durum 19. yuzyili buluyor en erken. Ki orda bile cok esnetiyorlar. Mesala Tanzimat fermani ben okumustum cok ilginc mesala girisinde dine uyulmadigindan o kurallari insanlarin cok gøzetmediginden yakinirken døner sonrasinda beklersin ki dine dair birseyler diyecek. Fakat Bati baskisi ve Bati kaynaklari kurallari getirir.



Bu durum daha cok Bati'nin domine etmesi ile ilgili. Eger Dogu teknoloji de falan bir sekilde o dønem sicrama yapsaydi bunu dine uydururdu.



Din esnek diyoruz ki esnek. Ayetler falan hep farkli yorumlaniyorlar surece gøre. Fakat burda degindigim Islam hukuku icerisinden de nasil mesveret kavramini øne cikardilarsa mesrutiyet icin diger bazi degerler icin de diger ayetleri øne cikartabilirler. Fakat bunu yapmiyorlar. Sureci biliyorum asil celiski dedigim bu zaten.



Gundelik yasam ve farkli bir kultur daha fazla etkiliyor insanlari. Fakat Tanri'nin kurallari zamansizdir ve evrenseldir. Zaten hicbir din kisitli bir zaman icin geldigini kabul etmiyor. Mesala Osmanli cok tartisiyor bu konuda. Tanri kural koyar biz nasil kural koyacagiz gibisinden tam hatirlamiyorum fakat bazi sorunlar cikiyor ve dønup tøre diyorlar tefsirler ve hadisler diyorlar. Bir sekilde yenilenmelerinin kaynagini da hep kendi iclerinde inandiklari dinden ya da Islam hukukundan aldiklari kavramlarla birlestirip kurumlari degistirebiliyorlar yeni haklar getirebiliyorlar.



Fakat simdikinde surec cok degisti. Fakat din kurallari evrenseldir ve tum zamani kapsar dersek diger tarafa yønlenmemeli. Insan akli øzgurlesti diyorsun o zaman dediklerinden insan akli dinlerin oldugu zamanda øzgur degildi gibi bir mantik cikarki bunu hic bir dini akim kabul etmez ya da dinin tum zamanlari kapsamadigi gibi bir mantik ki bunu gene hic bir din kabul etmez.



Tekrara giriyorda bir tarafta Tanri kurallari. En ust seviyede. Derin dusundugunde bosver Bati'da insan haklari mi var insan haklari asil dinde paylasma ve yardimlasma vs. vs. gibi durum da søz konusu olabilir. Insanin degisimi falan fakat bir yerde Tanri kurallari. Hepsinden ustun cunku Tanri getirmis kurallari insanlar getirmemis ve tum zamanlari kapsar diyoruz.



Bahsettigin surec daha cok domine etmek ile ilgili. Gene ilk sayfadaki soruya tam cevap degil bence. Ki øyle olsa su anda halen dini duzen icin savasan insanlar var diger tarafta yasadigi sistemden kurtulmaya calisan insanlar. Burda mesala dunyanin cekiciligi makyaj øzgur giyinme, seksi gørunme, arabalar, dunya malina deger verme gibi seyler de var ve dinlere gøre bu insani kurtulusa gøturecek seyler degil.



Yani Bati normlari insanlari kurtulusa gøturecek birsey degil dinlere gøre ki Hristiyanlar bile elestirir Bati yozlasti falan derler. Birisinde ebedi mutluluk ve en ust makamin getirdigi kurallar digerinde degisen insan ve dunyadaki konfora yasama daha fazla ilgi. Burda secim ben bu durumdan siyrilirim kendimi disina atarim cok kolay. Fakat inanan icin daha zor. Dunya mutlulugu nerde ebedi mutluluk nerde.



Kapitalizm iyidir køtudur farkli tartisma. Dinsel anlamda en iyisi ve dogru yola gøturecek olan farkli bir sistem. Ne olursa olsun ki din gelismeye engel degil diyoruz bilim nerde ise onu al der diyoruz insan haklarina saygili diyoruz vs. vs. fakat onun cok disinda insanin gelistirdigi bir sistemden medet umuyoruz. Burda celiski halen kendini koruyor.



Yasam cok kisa dine adanmali hayat ve dinin getirdigi tum zamanlari kapsayan evrensel kurallara. Francis Bacon herhalde o demisti sanirsam bilim cemiyeti mi ne diyor sonra Ingiltere'de bilim cemiyeti kuruluyor ondan esinlenerek sonra bazi ønde hukukcular hukuk kurallari yapiyor ki bunlar insan. Ama diger tarafta evrensel otorite tum zamanlarin. Onun disinda kurtulus mumkun olmamali inaniliyorsa.



Dediklerini anliyorum o sureci falan fakat bence halen iki ayri kocaman otorite duruyor. Ve tercih digerini secerdim inancli olsam cunku bana ebedi mutluluk ve ebedi kurtulus vaat ediyor.
 
Cevap: Geleneksel Beyin Fırtınası-31 l Evrenin Yaratılışı ve Big Bang



Kapitalizm'i felan boşver...

Ben sana diyorum ki...



Tesadüfi olarak nasıl geldin Dünya'ya...?



Kısa ve net...

Açıklayabilirsin...;)
 
Enerji ve Tanri. Bu niye bu kadar anlasilmaz gibi duruyor anlamiyorum. Dediklerinin hepsini Tanri icin de dusunuyorum ki konuyu degistirmistim dønup dolasip ayni yere geliyoruz. Sen de tekrar ediyorsun kendini. Enerji de buna cevap verdim. Diger yerde senin surekli yaratici icin bunlari arayacagindan yaratan olmali mantigindan gittigini benim gitmedigimi yazdim. Coklu Tanrilar paradokslar vs. vs. ki en ønemlisi enerji de yazdim daha ne anlasilmiyor. Farkli bir sekilde gidiyorum. Tanri yaratti diyorsunuz en sonunda ki ne olursa olsun sordugun sorularin sonu gelmeyecek bu konularda big bangten cikip yukardaki gibi mebranlar nasil oldu vs. vs. gideceksin. Enerji diyorum sen Tanri diyorsun. Farkli birsey yok. Sen Tanri icin ezeli ve ebedi sonsuz diyorsun burda bitiriyorsun ben de enerji de bitiriyorum. Ciddi anlamiyorum ki big bang Tanri'yi ispatlamaz demistim sonra simdi o zaman bu ispatlar deniliyor. O zaman baslik evrenin yaratilisi ve big bang diye acilmasin. Tanri var mi yok mu olsun. Diger bir konu acilacak gene ayni tartisma. Enerji iste cevabim seninki de Tanri. Tanri ne yaratildi ne de sonradan olustu ezelden beri var ve insan akli bunu kavrayamaz. Kabul etmiyorum bunu. Enerji var bence de. O nerden geldi o zaman soru Tanri nerden geldi o ezelden beri var o zaman enerji de var.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Üst Alt