3. sınıf mıydı 4. sınıf mıydı emin değilim ama bir karne günü olduğundan eminim...
Okulun son günü olduğundan herkeste genel bir serbestlik var tabi, kimse oturduğu yere oturmuyor. Herkes ayakta, ona bunla konuşuyor, her şeye gülüyor, arkadaşıyla oynuyor vesaire.. Öğretmenimiz çok kez uyarmış olmasına rağmen yine de herkes kendi kafasına göre takılıyordu.. En sonunda öğretmen kızdı ve "Size karnelerinizi vermeyeceğim, karnelerinizi dağıtmayacağım" dedi ve o sinirle sınıftan çıktı...
İlk önce birkaç kızın ağlamasıyla başlayan anlam veremediğim eylem, sınıfta ben hariç herkesin ağlıyor olmasıyla devam etti.
İçimden diyordum "Nasıl vermeyecek lan? Manyak mısınız, tabi ki verecek..." Sonra bunu dışımdan da demeye başladım ama kimsenin bana hak vermediği gibi gözyaşları daha şiddetli akmaya başladı... Sınıftaki arkadaşlarımın çoğunun salak olduğuna kanaat getirdim o anda. Ya bi de, ağlayanların yarısından çoğu "ulan karnem yüzünden ailem ne diyecek acaba ühüüüüüü?" diye düşünen sümüklü tiplerdi. Gülsene salak. Daha fazla zaman kazanırsın işte öğretmen karneyi vermezse. "Hoca karneyi vermedi" dersin babana, annene.
Herkes böyle salak salak ağlarken ben bu düşünceler içindeydim işte... Biraz fazla akıllıydım belki, ya da herkesin söylediği gibi yaşımdan daha olgun düşünüyor ve davranıyordum...
Ağlamalar bi süre sonra kesildi.... Aradan birkaç saat geçti, ve karnelerin verilmesi gereken son dersten birkaç dakika öncesinde herkes sınıfta bekliyordu. Ve karnelerini alamayacakları için duydukları üzüntü devam ediyor gibiydi... Bense hala öğretmenin karneleri dağıtacağından adım gibi emindim, çünkü hem böyle bir şey yapmazdı, hem de yapamazdı...
Öğretmen bir süre sonra sınıfa ellerinde karnelerle girdi. Herkesin yüzü bir anda değişti. Benimki hala aynı... Öğretmen herkesin isimlerini tek tek söyledi ve karnelerini almaya giden herkes o zamanlar anlamsız olduğunu düşündüğüm bir mutlulukla karnelerini almanın heyecanını yaşıyorlardı... Ben gayet olağan bir mutluluk içerisindeydim. Karnemdeki tüm notlarımın 5 olmasının mutluluğu haricinde ekstradan bişey yoktu. Ama diğerlerinde ekstradan bir mutluluk vardı. Karnesi en kötü olan bile karnesini aldığına seviniyordu...
Çok büyümüş olmasam da büyüdükçe bazı şeylerin farkına vardım... Ufak şeylere üzülmek, ondan daha büyük olmayan şeylere sevinebilmesini sağlıyor insanın. Ufak şeylere üzülmediğim için, ufak şeylere de hiç bir zaman sevinemedim. Ve bazen bunu bir eksiklik olarak hissettim...
Aklıma geldi, yazayım dedim öyle... Çok fazla da okunmayacak zaten...