İnsan evrimine ait yeni bir türün fosili bulundu - Sayfa 2 | GSCimbom - En İyi Galatasaray Taraftar Portalı ve Forumu

İnsan evrimine ait yeni bir türün fosili bulundu


Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Cevap: İnsan evrimine ait yeni bir türün fosili bulundu



Bu bilimden uzak kalan din adamlarının insanları karşıt görüşten uzak tutmak adına sarf ettikleri en ucuz sözdür. Kabahat sende değil. Eleştirim sana değil. Bunu böyle söyledikçe bilim insanın kafasına vura vura gerçeği sokar.

Bahsettiğim evrim bir yeniliktir. Bazı hayvanların mesela zürafaların boylarının uzun olması onların bulundukları coğrafik yapıda uzun boylu bitkilerin yapraklarını yemesi için sarf ettikleri enerjinin yıllar sonra dışa yansımasıdır. Eski zürafaların boyları bilimsel çevrelerde herkesçe malum kısadır.

Ha bunun gibi bir sürü örnek var. İşte kutup hayvanlarının bulunduğu bölgeye uyum sağlayıp beyaz, çöl hayvanlarının kahverengi olması gibi. Aslında bir nevi lamark gibi düşünüyorum bu konuda.

Evrim allahın çaresiz bıraktığı canlının kendi kendine hayatta kalması değildir. Ne var ki eline hiç bir gün biyoloji kitabı almamış din adamının çıkıp evrim mevrim yok la demesi çok abestir. Evrim vardır. Evrime inanmamak doğanın sonbaharda ölüp ilk baharda yeniden dirildiğine inanmamak gibidir. Evrim vardır ama evrimciler bugün tekrar diyorum anatomik açıdan amiyane tabirler özürlü bir ara form canlısını yıllardır bulamadığı için kabul derecesi sadece teoridir. Ama kuvvetli bir teori netekim



Dinin veya din adamlarının bilimle bir sorunu yok. Nitekim bilim adamlarına göre Buzulların altında da canlı yoktu lakin çıktı değil mi?



Ayrıca evrim teorisine karşı olan sadece din adamları değil. Bilim adamları da. Hatta sıkı darwinciler dahi bu konuda geri adım atmışlardır.
 
Cevap: İnsan evrimine ait yeni bir türün fosili bulundu



Kuran-ı Kerimde ilk insanın Hz Havva ve Hz Adem olduğu yazıyor, tartışmaya gerek yok. Hepimiz Adem oğluyuz..
 
Cevap: İnsan evrimine ait yeni bir türün fosili bulundu



BD'deki devlet okullarında Darwin'in evrim teorisine alternatif olarak okutulması tartışılan Akıllı Tasarım, son 15 yıldır giderek güçlenen ve büyüyen bir teori. Gücünü de, Darwinizm'in varsayımının aksine, yaşamın hiç de rastlantı olmadığı gösteren bilimsel kanıtlardan alıyor.



Aslında bu konudaki tartışmanın başlangıcı 150 yıl öncesine uzanıyor. Darwin'in 1859'da yayınlanan Türlerin Kökeni adlı kitabından bu yana, biyolojideki temel kuram, canlıların doğal seleksiyonun ürünü olduklarını öngören evrim kuramı oldu. 20. yüzyılda Darwinizm'e genetik ışığında getirilen yeni yorum, doğal seleksiyona bir de mutasyon mekanizmasını ekledi. Ancak bu iki mekanizmanın, yani doğal seleksiyon ve mutasyonun, canlılığın tek kaynağı olduğu yönündeki geleneksel anlayış, son yıllarda önemli eleştiriler alıyor. Pek çok bilim adamı, canlılığın sadece bu gibi amaçsız ve bilinçsiz faktörlerin ürünü olamayacağını, hayatın kökeninde "tasarlayıcı bir aklın" olduğunu savunuyorlar.



cdarwin.jpgBu anlayış son yıllarda yeni bir teoriyi de beraberinde getirdi: "Akıllı Tasarım" (Intelligent Design) teorisi. Time dergisinin 12 Ağustos 2005 sayısının da kapak konusunu oluşturan teori, halen ABD'de ateşli bir tartışmanın odak noktası. Bilim dünyasında Akıllı Tasarım'ı kabul edenlerin sayısı artarken, bazı eyatler de teoriyi ders kitaplarına Darwinizm'in alternatifi olarak koymayı tartışıyorlar.



Bu teori, 1990'lı yıllarda bir grup Amerikalı bilim adamı tarafından ortaya atıldı. Teorinin ilk büyük çıkışı, Pennsylvania'daki Lehigh Üniversitesi'nden biyokimya profesörü Michael J. Behe'nin "Darwin'in Kara Kutusu: Evrime Karşı Biyokimyasal Başkaldırı" adlı kitabı oldu. Behe, kitabında canlı hücresinin Darwin zamanında içeriği bilinmeyen bir "kara kutu" olduğunu, hücrenin detayları anlaşıldığında ise, burada çok kompleks bir "tasarım" bulunduğunun ortaya çıktığını anlatıyordu. Behe'ye göre, canlılardaki kompleks sistemlerin doğal seleksiyon ve mutasyonla, yani bilinçsiz mekanizmalarla ortaya çıkması imkansızdı ve bu durum hücrenin "bilinçli bir şekilde tasarlandığını" gösteriyordu. Fransız felsefe profesörü Peter van Inwogen, bu kitabın önemini şöyle vurgulamaktaydı:



"Eğer Darwinistler bilimsel gerçeklerle dolu bu kitabı, önemsemeyerek, yanlış anlayarak veya ona gülüp geçerek karşılarlarsa, bu durum bugün Darwinizm'in bilimsel bir teori olmaktan çok bir ideoloji olduğu yönündeki gitgide yayılan şüpheler için önemli bir kanıt olacaktır."(1)



Darwinistler Behe'ye tatminkar bir cevap veremediler. Ve Akıllı Tasarım teorisi giderek daha fazla bilim adamı tarafından savunulmaya başlandı. Bugün bu hareketin önemli isimleri arasında California Berkeley Üniversitesi'nden Philip Johnson; MIT, Chicago, Princeton Üniversiteleri'nden Willam Dembski; doktorasını Cambridge'de yapmış olan Stephen C. Meyer; Chicago Üniversitesi'nden Paul Nelson gibi isimler yer alıyor. Seattle merkezli Discovery Institute adlı bilimsel enstitünün çatısı altında bilimsel çalışmalar yürüten gruba, internet üzerinden ulaşmak mümkün. (Discovery Institute)





İndirgenemez Komplekslik



Akıllı tasarım teorisini savunanların en çok vurgu yaptıkları kavramlardan biri, "indirgenemez komplekslik" (irreducible complexity).



Bu kavram, aslında Darwin tarafından ortaya konmuş bir "kıstas"a dayanıyor. Darwin, kendi teorisinin nasıl yanlışlanabileceğini Türlerin Kökeni'nde şöyle ifade etmişti:



"Eğer birbirini takip eden çok sayıda küçük değişiklikle kompleks bir organın oluşmasının imkansız olduğu gösterilse, teorim kesinlikle yıkılmış olacaktır. Ama ben böyle bir organ göremiyorum."(2)



Darwin'in buradaki kastını iyi incelemek gerekiyor. Başta belirttiğimiz gibi, Darwinizm canlıların kökenini iki bilinçsiz doğa mekanizması ile açıklıyor: Doğal seleksiyon ve rastlantısal değişiklikler (yani mutasyonlar). Darwinist teoriye göre, bu iki mekanizma, canlı hücresinin kompleks yapısını, kompleks canlıların vücut sistemlerini, gözleri, kulakları, kanatları, akciğerleri, yarasaların sonarını ve daha milyonlarca karmaşık tasarımlı sistemi meydana getirmiş durumda.



Ancak son derece kompleks yapılara sahip olan bu sistemler, nasıl olur da iki bilinçsiz doğal etkenin ürünü sayılabilir? İşte bu noktada Darwinizm'in başvurduğu kavram, "indirgenebilirlik" kavramı. Teori, sözkonusu sistemlerin çok daha basit hale indirgenebileceklerini ve sonra da kademe kademe gelişmiş olabilecekleri iddia ediyor. Bu kademeler sayesinde, Darwinizm'in iddiasına göre, önceden gözü olmayan bir canlı türü kusursuz bir göze sahip oluyor, önceden uçamayan bir başka tür de kanatlanıp uçar hale geliyor.



Ancak Akıllı Tasarım teorisyenleri, bu klasik hikayede çok önemli bir yanılgı olduğunu savunuyorlar. Dikkat edilirse, Darwinist teori, bir noktadan bir başka noktaya (örneğin kanatsız canlıdan kanatlı canlıya) doğru giden aşamaların hepsinin tek tek "avantajlı" olmasını öngörüyor. A'dan Z'ye doğru gidecek bir evrim sürecinde, B, C, D... U, Ü, V ve Y gibi tüm "ara" kademelerin canlıya mutlaka avantaj sağlaması gerekiyor. Doğal seleksiyon ve mutasyonun bilinçli bir şekilde önceden hedef belirlemeleri mümkün olmadığına göre, tüm teori canlı sistemlerinin avantajlı küçük kademelere "indirgenebileceği" varsayımına dayanıyor.



İşte Darwin bu nedenle "eğer birbirini takip eden çok sayıda küçük değişiklikle kompleks bir organın oluşmasının imkansız olduğu gösterilse, teorim kesinlikle yıkılmış olacaktır" demişti.



Akıllı Tasarım teorisyenleri, işte bu noktayı vurguluyorlar ve 20. yüzyıl biliminin, Darwin zamanında yeterince bilinmeyen pek çok "indirgenemez kompleks" yapı ortaya çıkardığını belirtiyorlar.3 Michael Behe'nin kitabında indirgenemez kompleks sistemlere verdiği ilginç örneklerden biri, bakteri kamçısı.





Bakterinin Kamçısı



"Kamçı" olarak Türkçe'ye çevrilen "flagella" isimli organ, bazı bakteriler tarafından sıvı bir ortamda hareket edebilmek için kullanılır. Organ, bakterinin hücre zarına tutturulmuştur ve canlı ritmik bir biçimde dalgalandırdığı bu kamçıyı bir palet gibi kullanarak dilediği yön ve hızda yüzebilir.



Bakterilerin kamçısı, uzun zamandır biliniyordu. Ancak son 10 yıl içindeki gözlemler, bu kamçının detaylı yapısını ortaya çıkarınca bilim dünyası şaşkına döndü. Çünkü kamçının, önceden sanıldığı gibi basit bir titreşim mekanizmasıyla değil, çok karmaşık bir "organik motor" ile çalıştığı ortaya çıktı. flagellum.jpg



Bakterinin hareketli motoru, elektrik motorlarıyla aynı mekanik özelliğe sahiptir. İki ana bölüm söz konusudur: Bir hareketli kısım (rotor) ve bir durağan kısım (stator).



Bu organik motor, mekanik hareketler oluşturan diğer sistemlerden farklıdır. Hücre, içinde ATP molekülleri halinde saklı tutulan hazır enerjiyi kullanmaz. Bunun yerine kendine özel bir enerji kaynağı vardır: Bakteri, zarından gelen bir asit akışından aldığı enerjiyi kullanır. Motorun kendi iç yapısı ise olağanüstü derecede komplekstir. Kamçıyı oluşturan yaklaşık 240 ayrı protein vardır. Bunlar kusursuz bir mekanik tasarımla yerlerine yerleştirilmiştir. Bilim adamları kamçıyı oluşturan bu proteinlerin, motoru kapatıp açacak sinyalleri gönderdiklerini, atom boyutunda harekete imkan sağlayan mafsallar oluşturduklarını ya da kırbacı hücre zarına bağlayan proteinleri hareketlendirdiklerini belirlemişlerdir. Motorun işleyişini basitleştirerek anlatmak amacıyla yapılan modellemeler bile, sistemin karmaşıklığının anlaşılması için yeterlidir.



Bakteri kamçısını kitabında detaylı olarak anlatan Michael J. Behe, sadece bu kompleks yapısının dahi, evrimi "yıkmak" için yeterli olduğunu savunmaktadır.(4) Çünkü kamçı hiç bir şekilde basite indirgenemeyecek bir yapıdadır. Kamçıyı oluşturan moleküler parçaların tek bir tanesi bile olmasa, kamçı çalışmaz ve dolayısıyla bakteriye hiç bir faydası olmaz. Bakteri kamçısının ilk var olduğu andan itibaren eksiksiz olması gerekmektedir. Bu gerçek karşısında evrim teorisinin "kademe kademe gelişim" modeli anlamsızlaşmaktadır.





Tasarım Nasıl Belirlenebilir?



Bakteri kamçısı kuşkusuz Akıll Tasarım savunucularının tek örneği değil. Behe kitabında daha pek çok "indirgenemez kompleks" yapının örneğini veriyor. Sadece Behe'nin kitabında değil, Akıllı Tasarım'ı savunan pek çok biyolog tarafından yayınlanan kitaplarda ve bilimsel makalelerde, evrimin "kör" mekanizmalarının açıklayamadığı kompleks tasarımlara dair sayısız örnek var: İnsan gözünün anatomisi, retina hücrelerindeki karmaşık biyokimyasal düzenek, DNA replikasyonunda görev yapan enzimler (5), insanın diz ekleminin tasarımı(6) veya "tek yönlü ve daimi nefes akışı" sağlayan özgün kuş akciğeri (7) gibi.



Akıllı Tasarım teorisyenleri, bu yapıların hiç birinin "doğal mekanizmalarla" oluşmuş olamayacağını, mutlaka bilinçli bir düzenlemenin ürünü olduğunu savunuyorlar. Peki bir yapının tasarım ürünü olduğu nasıl anlaşılıyor? William Dembski The Design Inference: Eliminating Chance through Small Probabilities (Dizayn Çıkarımı: Küçük Olasılıklar Yoluyla Şans Faktörünü Elimine Etmek) adlı kitabında bu soruyu cevaplıyor.(8)



Dembski'ye göre, doğada var olup da doğal faktörlerle ortaya çıkma olasılığı aşırı derecede küçük olan yapılar, bilinçli bir tasarımın bilimsel kanıtını oluşturuyor. Örneğin fonksiyonel bir protein molekülünün, doğadaki 20 farklı aminoasitin rastlantısal biraraya gelmesiyle oluşma ihtimali, matematikte "imkansız"ın başladığı nokta sayılan 10 üzeri 50'de 1'den bile çok çok daha (trilyarlar kere trilyarlarca kat) küçük. Bu durum, proteinin rastlantısal bir sürecin ürünü olmadığını, "tasarlanmış" bir yapı olduğunu gösteriyor.



Daha kolay anlaşılır bir örnek ise şöyle: Balta girmemiş bir ormanda bir heykele rastlarsanız, bundan çıkardığınız sonuç ne olur? Doğal faktörlerin bu heykeli oluşturmuş olmaları ihtimali çok çok küçük olduğu (yani böyle bir alternatif "imkansız" olduğu) için, heykelin tasarlanmış olduğu sonucuna varırsınız. Akıllı Tasarım teorisyenleri, canlıların kompleks mekanizmalarının, bir ormanda bulunan heykelden çok daha açık birer "tasarım kanıtı" olduğunu savunuyorlar.





Bilim İçin Bir Dönüm Noktası



Kuşkusuz Akıllı Tasarım konusundaki bu çalışmalar, önemli bir soruyu da beraberinde getiriyor: Tasarımcı kim? Canlıları dizayn eden bilinç, kimin bilinci?



Akıllı Tasarım teorisyenleri, bu sorunun cevabının, bilimin alanı dışında kaldığını belirtiyorlar. Onlara göre bilimin yaşamın kökeni hakkında varabileceği sonuç, canlılığın tasarlanmış olduğunu tespit etmekten ibaret. Yani, bu tasarımın sahibi kim, amacı nedir gibi soruların, kendi alanlarından çıkıp dinin veya felsefenin ilgi alanına girdiğini düşünüyorlar. Profesör Philip Johnson'a göre, "herkes bu sorulara kendi inançlarına ve düşüncelerine göre cevap arayabilir, ama önemli olan bilimin, hayatı amaçsız bir rastlantılar zinciri olarak gören Darwinist teoriyi reddediyor olması."(9)



Akılı Tasarım teorisi, hem bilim dünyasını hem de toplumu derinden etkileyeceğe benziyor. William Dembski, teoriyi yeni bir bilimsel devrim olarak niteliyor. Nitekim son 10 yılda ABD'de büyük bir Akıllı Tasarım fırtınası esiyor. Teorinin Behe, Johnson, Dembski gibi öncüleri, ABD'nin saygın üniversitelerinde bilimsel konferanslarda söz alıyor, Darwinist bilim adamlarıyla tartışmalara katılıyor ve teorinin her geçen gün daha fazla yayılması için çalışıyorlar. Darwinistler ise, her ne kadar teoriyi çeşitli suçlama ve saldırılarla diskalifiye etmeye çalışsalar da, bunun 150 yıldır karşılaştıkları en ciddi bilimsel meydan okuma olduğunda birleşiyorlar.



Akılı Tasarım teorisinin en önemli mesajı, tüm doğayı "planlanmamış, amaçlanmamış bir rastlantılar yığını" olarak gören ortodoks biyoloji anlayışının geçersiz olduğunu savunması. Michael Behe, bu yeni anlayışın bilim dünyası tarafından kabullenilmesinin kolay olmadığını, ancak zaten hiç bir bilimsel devrimin kolay gerçekleşmediğini belirtiyor:



"Hayatın üstün bir akıl tarafından tasarlanmış olduğu anlayışı, hayatı basit doğa kanunlarının bir sonucu olarak algılamaya alışkın bizlerde bir şok etkisi yaratmış durumda. Ama diğer yüzyıllar da benzer şokları yaşamışlardı ve şoklardan kaçmak için bir neden de yok."(10)



Bilim dünyası bu "şok"u kabullenecek mi, bunu zaman gösterecek.





NOTLAR

1) Michael Behe, Darwin's Black Box, New York, The Free Press, 1996

2) Charles Darwin, The Origin of Species: A Facsimile of the First Edition, Harvard University Press, 1964, s. 189

3) Ayrıca bkz. Michael Denton, Evolution: A Theory in Crisis. London: Burnett Books, 1985, ss. 199-220

4) Michael Behe, Darwin's Black Box, The Free Press, New York, 1996, s. 69-73

5) Stephen C. Meyer, "Word Games: DNA, Design and Intelligence", Signs of Intelligence, (ed. William Dembski James Kushiner), 2001, Brazos Press, ss. 102-117

6) Stuart Burgess "Critical Characteristics and the Irreducible Knee Joint", 1999, https://www.trueorigin.org/knee.htm

7) Michael J. Denton,. Nature's Destiny. Free Press. New York. 1998, s. 361

8) William Dembski, The Design Inference: Eliminating Chance through Small Probabilities, Cambridge University Press, 1998

9) Phillip Johnson, The Wedge of Truth, Splitting the Foundations of Naturalism, InterVarsity Press, 2000, s. 23

10) Michael Behe, Darwin's Black Box, New York, The Free Press, 1996, s. 252-53





Bu da bilim ve bilim adamlarının görüşleri.
 
Cevap: İnsan evrimine ait yeni bir türün fosili bulundu



Hayat rehberi ne diye sormuş...

Hayri...

Hayat Rehberi biz Müslümanlar için Kur'an-ı Kerimdir...

Bilmiyorsan öğrenmiş oldun...
 
Cevap: İnsan evrimine ait yeni bir türün fosili bulundu



İnsanı da bir parça kan pıhtısından var etti. Alak/2



kuranın inen 2. ayetidir. İnsanın var oluşunun küçük bir kandan var ettiğini açıklar allah. Kan ise cansız bir varlıktır. Ona canı ise kendi vermiştir. Bu bile cansızlıktan canlılığa geçişe örnektir.



Allahın zati sübuti sıfatlarına girmeden yaratması adına bişey söylemek istiyorum. evreni 6 günde yaratan allah bunu nasıl ki bizim bugün dediğimiz 6 gün manasında kullanmadıysa Ademi topraktan -yani cansız bir nesneden- yarattım diyerek kullarının anlayacağı şekilde insanlara sunmuştur. Şayet o günün kabilesine ben sizi tek bir hücreden yarattım deseydi kimse anlamazdı. Kuran evrensel olduğu kadar o gün indiği şartlara göre kişilerin anlayacağı dile ve mantığa göre de inmiştir.

Yoktan var oluş benim anladığım kadarıyla bir mucizeyken bu mucizeyi vücuda getiren allah evrimi neden yaratmış olmasın. Aslında konu hakkında çok şey yazılır ama burda sayfalar alır.

Sonuçta tekrar diyorum doğa ve dahi evren kendisini bir yenileme sürecindedir. Evrenin sürekli genişlemesi - ki kuranda da yazar- buna misaldir. Evrim dediğimiz şeyden korkmamalı bilim evrim ile ilgili bir yenilik bulduğunda ise inancımızı sorgulamak adına onu dışlamamalıyız.
 
Cevap: İnsan evrimine ait yeni bir türün fosili bulundu



İnsanı da bir parça kan pıhtısından var etti. Alak/2



kuranın inen 2. ayetidir. İnsanın var oluşunun küçük bir kandan var ettiğini açıklar allah. Kan ise cansız bir varlıktır. Ona canı ise kendi vermiştir. Bu bile cansızlıktan canlılığa geçişe örnektir.



Allahın zati sübuti sıfatlarına girmeden yaratması adına bişey söylemek istiyorum. evreni 6 günde yaratan allah bunu nasıl ki bizim bugün dediğimiz 6 gün manasında kullanmadıysa Ademi topraktan -yani cansız bir nesneden- yarattım diyerek kullarının anlayacağı şekilde insanlara sunmuştur. Şayet o günün kabilesine ben sizi tek bir hücreden yarattım deseydi kimse anlamazdı. Kuran evrensel olduğu kadar o gün indiği şartlara göre kişilerin anlayacağı dile ve mantığa göre de inmiştir.

Yoktan var oluş benim anladığım kadarıyla bir mucizeyken bu mucizeyi vücuda getiren allah evrimi neden yaratmış olmasın. Aslında konu hakkında çok şey yazılır ama burda sayfalar alır.

Sonuçta tekrar diyorum doğa ve dahi evren kendisini bir yenileme sürecindedir. Evrenin sürekli genişlemesi - ki kuranda da yazar- buna misaldir. Evrim dediğimiz şeyden korkmamalı bilim evrim ile ilgili bir yenilik bulduğunda ise inancımızı sorgulamak adına onu dışlamamalıyız.



Evrim bilimsel gerçekliği olmayan bir yalandır...

ALLAH insanı sıfırdan yaratmıştır...

Ona Kendi Ruhundan Üflemiştir...

Zira bunu Evrimmiş gibi göstermek yersizliktir...

Neyse Arkadaşlar...

Bunun tartışılacağı yer burası değildir...

Benim Atamda Soyum Hz.Adem'den gelir...

Maymundan gelenlerde kendi bilir...
 
Cevap: İnsan evrimine ait yeni bir türün fosili bulundu



Biz pokemon değiliz evrim geçirelim.



He bakın şöyle birşey var bunların ataları maymun olabilir ama ;



emo
 
Cevap: İnsan evrimine ait yeni bir türün fosili bulundu



Hayat rehberi ne diye sormuş...

Hayri...

Hayat Rehberi biz Müslümanlar için Kur'an-ı Kerimdir...

Bilmiyorsan öğrenmiş oldun...



Anlamadim ki hayat rehberi diyince Kuran'dan bahsettigini allah allah sanki herkes Kuran'dan hayat rehberi diye bahsediyor mutemadiyen :eek:
 
Cevap: İnsan evrimine ait yeni bir türün fosili bulundu



Çok komik bu evrim olayları yahu :D Yorumları okudukça gülüyorum, gülmek için yorumları okuyorum :)



Ya bir kendimize bakalım maymundan veya evrimleşerek böyle bir canlı olabilir midir ya ? Evrim tamamen saçmalık.



Bir kere maymun kıllı bir hayvan. Evrim nedir ? Gelişim felan. Şimdi evrimin aklı mı var ki maymun kıllıyken gelişerek kılları dökülüyor felan insan oluyor ? Veya onu geçtim maymun nereden geldi bu da ilginç bir olay. Kendiliğinden oluştuğunu iddaa ediyorlar evrimciler fakat bu da imkansız birşey.



Kendimize bakalım bir. Kaşımız var süper yerdeler 2 ayrı noktada ve kaş neye yarar işte ter felan gelir kaş tutar teri vs. Göz çukur bir bölgede, dışarda olsa neler olurdu ? Neler olmazdı ki... Ama içerde, yani düşünülmüş belli. Dişlerimiz var neden ? Yiyecek yiyoruz diş olmasa yiyecekleri parçalayamazdık, birşey yiyemezdik. Bunun gibi bir çok şey eller, ayaklar, kulaklar, göz, burun, dil, ağız hepsi süper düşünülmüş, hepsi ayrı güzelikte.



Ve bir yerde okumuştum mesela şeftali ağacı vardır, ağaç odundur. Şeftalinin de binbir yararı vardır insana. Çok faydalıdır. Bu odunun aklı mı vardır ki "ben insanlara yararlı yiyecek yapayım, yesinler" diyor ? Hayır böyle birşeyin imkanı yoktur. Bize yararlı olduğunu bilen birisi bu şeftaliyi bize vermiştir. O bilen de Allah'tır.
 
Cevap: İnsan evrimine ait yeni bir türün fosili bulundu



Ancak Akıllı Tasarım teorisyenleri, bu klasik hikayede çok önemli bir yanılgı olduğunu savunuyorlar. Dikkat edilirse, Darwinist teori, bir noktadan bir başka noktaya (örneğin kanatsız canlıdan kanatlı canlıya) doğru giden aşamaların hepsinin tek tek "avantajlı" olmasını öngörüyor. A'dan Z'ye doğru gidecek bir evrim sürecinde, B, C, D... U, Ü, V ve Y gibi tüm "ara" kademelerin canlıya mutlaka avantaj sağlaması gerekiyor. Doğal seleksiyon ve mutasyonun bilinçli bir şekilde önceden hedef belirlemeleri mümkün olmadığına göre, tüm teori canlı sistemlerinin avantajlı küçük kademelere "indirgenebileceği" varsayımına dayanıyor.



İşte Darwin bu nedenle "eğer birbirini takip eden çok sayıda küçük değişiklikle kompleks bir organın oluşmasının imkansız olduğu gösterilse, teorim kesinlikle yıkılmış olacaktır" demişti.



Akıllı Tasarım teorisyenleri, bu sorunun cevabının, bilimin alanı dışında kaldığını belirtiyorlar. Onlara göre bilimin yaşamın kökeni hakkında varabileceği sonuç, canlılığın tasarlanmış olduğunu tespit etmekten ibaret. Yani, bu tasarımın sahibi kim, amacı nedir gibi soruların, kendi alanlarından çıkıp dinin veya felsefenin ilgi alanına girdiğini düşünüyorlar. Profesör Philip Johnson'a göre, "herkes bu sorulara kendi inançlarına ve düşüncelerine göre cevap arayabilir, ama önemli olan bilimin, hayatı amaçsız bir rastlantılar zinciri olarak gören Darwinist teoriyi reddediyor olması



İyi okursan akıllı tasarım denilen şey tamamen anti bilimseldir. Bir görüşü çürütmek - mesela darwinizmi- gerçekten zor bir iş değildir. İlk paragrafta iyi okursan darwinizme karşı çıkış var. İkinci paragrafta ise tamamen yıkmıştır kendi düşüncesine göre darwinizmi.

3. paragrafta ise peki kardeşim sen bu darwinizm teorisini çürütüyorsun da bilimsel olarak sen ne savunuyorsun'un cevabı vardır. İlk boldladığım yere bakarsan zaten belirtiyor bunun bilim dışı yani anti bilimsel bir görüş olduğunu.

bu tasarımın sahibi kim, amacı nedir gibi soruların, kendi alanlarından çıkıp dinin veya felsefenin ilgi alanına girdiğini düşünüyorlar kelimesi bunun metafizik kavramlara girdiğini söylüyor zaten. Maksat bence bir görüşü yıkmak değil de o görüşü yapılandırmak olmalı. Yoksa çatışma kuramcıları gibi herşey eleştirilir ama hiç bir müspet şey ortaya konulmaz. Benim burda sabahtan beridir:D yazdıklarım ise en azından bilimsel olmayan bir görüşü bilimsel nedenlerle savunmak. İşte yaradılış fikri bu yüzden hiç bir zaman bilimsel kitaplarda ders olarak okutulamazken benim dediğim olsa bu görüş bir yerde ucundan da tutunsa bilimsel kitaplarda yerini bulur. Ama ütopik bir görüş bu tabii. Din ulemasının bugün evrimi övecek veya en azından aslında... ile başlayan bir cümle kurması.

Her neyse allahın varlığı bir kabuldür. Ben de allahın var olduğunu ve son peygamberin hz muhammed(saa) olduğunu kalbimle kabul ediyorum. Ama bugün hepimizin bildiği kıyamet alametlerinde insan ırkının gün gelip allah lafzını bilemeyecek kadar unutkan olmasının da tek sebebi bu bilimden uzak din bilgisi olacaktır.
 
Cevap: İnsan evrimine ait yeni bir türün fosili bulundu



İyi okursan akıllı tasarım denilen şey tamamen anti bilimseldir. Bir görüşü çürütmek - mesela darwinizmi- gerçekten zor bir iş değildir. İlk paragrafta iyi okursan darwinizme karşı çıkış var. İkinci paragrafta ise tamamen yıkmıştır kendi düşüncesine göre darwinizmi.

3. paragrafta ise peki kardeşim sen bu darwinizm teorisini çürütüyorsun da bilimsel olarak sen ne savunuyorsun'un cevabı vardır. İlk boldladığım yere bakarsan zaten belirtiyor bunun bilim dışı yani anti bilimsel bir görüş olduğunu.

bu tasarımın sahibi kim, amacı nedir gibi soruların, kendi alanlarından çıkıp dinin veya felsefenin ilgi alanına girdiğini düşünüyorlar kelimesi bunun metafizik kavramlara girdiğini söylüyor zaten. Maksat bence bir görüşü yıkmak değil de o görüşü yapılandırmak olmalı. Yoksa çatışma kuramcıları gibi herşey eleştirilir ama hiç bir müspet şey ortaya konulmaz. Benim burda sabahtan beridir:D yazdıklarım ise en azından bilimsel olmayan bir görüşü bilimsel nedenlerle savunmak. İşte yaradılış fikri bu yüzden hiç bir zaman bilimsel kitaplarda ders olarak okutulamazken benim dediğim olsa bu görüş bir yerde ucundan da tutunsa bilimsel kitaplarda yerini bulur. Ama ütopik bir görüş bu tabii. Din ulemasının bugün evrimi övecek veya en azından aslında... ile başlayan bir cümle kurması.

Her neyse allahın varlığı bir kabuldür. Ben de allahın var olduğunu ve son peygamberin hz muhammed(saa) olduğunu kalbimle kabul ediyorum. Ama bugün hepimizin bildiği kıyamet alametlerinde insan ırkının gün gelip allah lafzını bilemeyecek kadar unutkan olmasının da tek sebebi bu bilimden uzak din bilgisi olacaktır.



O sebebin sahibi kim peki ? Allah tabii ki. Allah istese dini açıkça kanıtlarıyla belli eder, fakat imtihan dünyası diyorlarya, belli etse imtihan diye birşey kalmayacak, dünyanın da anlamı olmayacak.



Ayrıca insanın kulaktan, boğaza, gözden, buruna her yerinde 1.618 yani altın oran olduğunu biliyorsun heralde. Ve dünyanın altın oran noktası da Kabe'dir. Kanıtlarla desteklenir bu olay. Kabe'nin güneyinden ve kuzeyinden km. hesaplarını birbirine bölersen 1.618 oranı çıkıyor. Bu kadar şeyin de tesadüfen bu orana sahip olması da ilginç.
 
Cevap: İnsan evrimine ait yeni bir türün fosili bulundu



Ya bir kendimize bakalım maymundan veya evrimleşerek böyle bir canlı olabilir midir ya ? Evrim tamamen saçmalık.



Bir kere maymun kıllı bir hayvan. Evrim nedir ? Gelişim felan. Şimdi evrimin aklı mı var ki maymun kıllıyken gelişerek kılları dökülüyor felan insan oluyor ?



Kardeşim ne olur anlamıyorsan şu işten yorum yapma, sen komik duruma düşüyorsun. "Evrim nedir, gelişim falan" demişsin. Evrim, basitçe anlatırsak, dış etkenlere bağlı olarak canlıda meydana gelen değişikliklerin tümüdür. Yani evrimin aklı olmasına gerek yok kıllarını dökmesi için. Maymunun bulunduğu bölgenin çok sıcak olması mesela, onun kıllarının sürekli dökülmesine, ve ileride doğacak yavrularının da kılsız doğmasına neden olabilir. Buna evrim deniyor.



İnanıp inanmamak ayrı konu, bilmeden atıp tutmak ayrı.



@Ali Yaren

Tüm görüşleri okudum başlıkta, tam olarak benim düşündüklerimi yazmışsın desem yeridir :)
 
Cevap: İnsan evrimine ait yeni bir türün fosili bulundu



O sebebin sahibi kim peki ? Allah tabii ki. Allah istese dini açıkça kanıtlarıyla belli eder, fakat imtihan dünyası diyorlarya, belli etse imtihan diye birşey kalmayacak, dünyanın da anlamı olmayacak.



Ayrıca insanın kulaktan, boğaza, gözden, buruna her yerinde 1.618 yani altın oran olduğunu biliyorsun heralde. Ve dünyanın altın oran noktası da Kabe'dir. Kanıtlarla desteklenir bu olay. Kabe'nin güneyinden ve kuzeyinden km. hesaplarını birbirine bölersen 1.618 oranı çıkıyor. Bu kadar şeyin de tesadüfen bu orana sahip olması da ilginç.



Kardeşim ben tesadüf demiyorum ki altın oran kuralına. ama istersen o videoyu bir kez daha izle . Bu sana karşı çıkmak için söylediğim bir şey değil. Ben de altın oran olayını şaşkınlık ve mutluluk ile izliyorum. Altın oran olayında milletin bilmediği iki şey vardır

1. si dünyada sadece kabe değil 3 bölgede daha altın oran vardır. Ama oralarda yaşam yoktur. okyanus altında çölde vs.

2. si altın orana göre yaşamın olduğu yerde çıkan sonuçlar kabe değildir. kabenin etrafıdır. Matematiksel hesap yapıldığında kabenin yaklaşık 20 km doğusu çıkar. Tam kabenin tepesi değildir.

Hayır yarın birisi çıkar ve bu adam senin altın oran tezini çürütmek isterse bilgin olsun diye söylüyorum

Keza altın oran videosunda da adamlar kabe demiyorlar. Kabenin bulunduğu bölge diyorlar. ;)
 
Cevap: İnsan evrimine ait yeni bir türün fosili bulundu



Bana fosillerden bahsetmeyin. Bende bir tarafımdan fosil çıkarırım. Hiç olmadı giderim bir arkeolog bulurum bu işlerden o anlar.



Bana mutasyon sürecinden bahsedin. Mutasyon sürecinde hiç değişmez dediğiniz, kalıtsal olarak nitelediğiniz DNA yapısı da mı değişti? Çıkarın bir maymunla bir insanın DNA çizelgesini inceleyin. Birbirine uyuyor mu? Olmadı köpekle, köpek balığının DNA yapısını inceleyin. Madem biz maymundan geliyoruz neden maymunlar hala var? Köpekler denize atladığında neden köpek balığına dönüşmedi bu kadar zamandır?



Aslında mantığını kullanan herkes Darwin teorisinin ne kadar saçma bir şey olduğunu anlar. Herkesle tartışırım. Felsefik açıdan da tartışırım, bir çok saçmalığı var.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Alt